Çocuk yaşlarda Osmancık’ta Salim Boyacı amcanın kahvesindeki
Gramafon’da Hafız Burhan’ın “Makber” adlı gazelini dinler, kendimden
geçerdim.
Kahveci Salim amca, “oğlum bu yaşta, mezarla, ölümle ilgili,
insanı ağlatan şarkıları dinlemek hayra alâmet değil” diyerek, beni babama
şikayet ederdi.
Hafız Burhan’ ı dinledikçe içim bir tuhaf olur, bir başka
âleme sürüklenirdim.
Her yer karanlık pür nur o mevki,
Mağrip mi yoksa makber mi ya rab!
Ya habgâh-ı dilber mi ya rab!
Rüya değil bu, ayniyle vaki…
Kabri çiçekten bir türbe olmuş,
Dönmüş o türbe bir haclegâhe.
Bir haclegâhe dönmüşse türben,
Aç koynunu aç maşukanım ben"
Sonradan yaptığım araştırmalarda “Makber” adlı şiiri, Şair-i
Âzam (büyük şair) Abdülhak Hamit Tarhan, gemiyle Lübnan’a yaptığı bir seyahat
sırasında ölen karısı Fatma için yazmış, Hafız Burhan da bu şiirden etkilenerek Rast makamında
“Makber” adlı yürek yakan bu gazeli bestelemiştir.
Bizim kuşağın başyapıtı olan bu gazeli Hafız Burhan’dan
başka hiçbir babayiğit okumaya cesaret edemezmiş. Sonraları Hamiyet Yüceses
(anayiğit olsa gerek) bu güzel gazeli hakkıyla okuyarak, unutulmazlar arasına
girmiştir.
Makber adlı şiir çok uzun olduğu için başlangıç dizelerini
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Makber
Eyvah ne yer ne yar kaldı, / Gönlüm dolu ah u zar kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden, / Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim o haksar kaldı,
/ Bir köşede tarumar kaldı.
Baki o enisi dilden eyvah, / Beyrutta bir mezar kaldı.
………..
Hafız Burhan Sesyılmaz, ses sanatçısı, imam, müezzin, hafız,
mevlithan, bestekâr ve gazelhandır. 23 Mayıs 1897’de, 2. Abdülhamit’in muhafız
alayından bir askerin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarının
ardından Muallim İsmail Hakkı Bey ve Lem'i Atlı'dan kısa süreli dersler aldı.
Genç yaşta Mızıkay-ı Hümayun'a girdi. Mevlithanlığı ve gazelleriyle çok meşhur
oldu.
1925-26 yıllarında Colombia Plak firması için art arda 100
plak doldurduğu ve çok sattığı için Hafız Burhan’a bir araba hediye etmiştir.
Böylece Hafız Burhan’ın İstanbul’un ilk
şahsi araba sahiplerinden biri olduğu söylenir.
Birçok Türk filminin müziğini de hazırlayan Hafız Burhan 18
Nisan 1947’de Ankara'da Mareşal Fevzi Çakmak’ın kızının mevlidini okurken
fenalaşarak vefat etmiştir..
Hafız Burhan hakkında basında yapılan bir yorumda, “badem
bıyıklarıyla, ‘Makber’, ‘Yeşil Kurbağalar’, ‘Kuş sesleri ovalara yayılır’ gibi
plaklarıyla Türk musikisi hafız sesinin gözdelerindendir ve aynı zamanda
Tanburi Cemil gibi, sponsorluk mefhumundan oldukça erken tarihlerle faydalanan
zatlardan biridir” denmektedir.
Kayıt esnasında sesinin gürlüğünden çok mikrofon patlattığı
söylenirmiş.
Ayasofya'da Hafız Burhan okurken, abartıyor olabilirler ama,
ta Asya yakasından okuduğu ezanı dinlemek için insanların pencerelere çıktığı
rivayet edilir.
Gelmiş, geçmiş en büyük ses sanatçılarından biri olan Hafız
Burhan’ı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Makber adlı gazelini Internette
Google adlı arama motoruna girerek dinlerseniz bana hak verirsiniz.