Bize yazıları halk yazdırır,  elimizden geldiğince halkın gözü kulağı, dili olmaya çalışıyoruz.

Çorum’da taksi durakları yenilendi güzel de oldu, ama insanları taksi durakları taşımıyor oradaki ticari taksiler taşıyor.

Sayın yetkililer bir gece saat 11’de veya biraz daha erken bir vakitte bir arabayla taksi duraklarını tek tek dolaşırsa göreceklerdir ki terminal dışında hiçbir durakta taksi bulmak mümkün değildir.

Peki, böyle bir zamanda umumi taksi lazım olursa ne olacak?  İşte o zaman vay o vatandaşın haline. Gecenin bu vaktinde aranan taksi tabiî ki acil ihtiyaçtan dolayı aranır. Aranır da bulunur mu?

Tabii eminim yetkililer bu konuda daha güzel çözümler üretir, ama bizim önerilerimiz şu şekildedir:

a -) Mahalli gazetelerde (nöbetçi eczane vs.) önemli telefonlar yazılıyor. Bunun gibi 2-3 tane nöbetçi durak ve telefonları yayınlanabilir.

b -) Aynı nöbetçi eczanelerde olduğu gibi nöbetçi taksi durağı ve telefonları her durağın camında kocaman yazılır. Vatandaş gazeteden gördüğü veya herhangi bir durağa gittiği zaman o numaraları arayınca 5-10 dakikada içinde nöbetçi taksi belirtilen adresten vatandaşı arabaya almalı. Yoksa karlı, soğuk günlerde uzun uzun ticari taksi beklemek can yakar.

Bize göre böyle bir yöntem vatandaşın işini kolaylaştırdığı gibi ticari taksilerin kazancını da çoğaltacaktır.

Tekrar başa dönersek bu yazı da, gece saat 12’de arayan, evi Devlet Hastanesi tarafında olan 70 yaşın üzerindeki bir okuyucumuzun uyarı ve isteği üzerine yazılmıştır.

Vatandaşın evi Devlet Hastanesine 2 km. lik bir mesafede, hava soğuk ve yağışlı. Eşi hastanede yatan bu arkadaşımız, gece saat 12’de Devlet Hastanesinden eşinin isteğiyle veya görevliler tarafından hemen hastaneye gelmesi için aranıyor.

Adamcağız gecenin o saatinde kimi yatağından kaldırsın ki…Zaten yakınları da (çocukları) Ankara’da yaşamaktadır. Yakınlarda hiçbir taksi bulamayan arkadaşımız yürümekten başka çare bulamıyor. Hastaneye kadar hem yürüyor hem ağlıyor, yazık değil mi bu vatandaşa?

Hastaneye vardığında da artık dizlerinde derman kalmıyor ve nefes nefese kalıyor. Bu arada eşi de yoğun bakıma alınmış durumda. Tabii yanına alınmıyor koridorda oturuyor, biraz sonra üşüyor.  (Uyuyanın üzerine kar yağar derler ya büyükler)

Bir süre orada kalıyor, tekrar hastaneden çıkıp eve doğru yol almaya başladığında bir hayli zaman geçmiş oluyor. Bu sırada dışarıdaki hava daha da soğuyor ve eve gelinceye kadar da canından beziyor. Eve vardığında saat gece 3’ü gösteriyor, tabii bu çileden sonra ne kadar bitkin olsa da uyuyamıyor.

Ertesi gün hastaneyi arıyor ve eşinin 3-4 gün daha yoğun bakımda kalacağını öğreniyor.

Sonrasında da beni arıyor, okuyucum olduğunu söylüyor, hem ağlıyor hem de yaz, yetkililer buna mutlaka bir önlem alsınlar diyor.

Bizden yazması, gerisi yetkililere kalıyor.

Saygı ve sevgilerimle.