Aylardır gazetelerde, televizyonlarda krizi dinledik. Acısını da, çok ağır olarak herkes gibi biz de çektik ve çekiyoruz... Şimdi de iç borç, dış borç tartışmaları başladı.5-6 gündür de temcit pilavı gibi onu sunuyorlar.(Kellem kellem ya teflehun )

Ben diyorum ki; banka soyanları, büyük yolsuzluk yapanları sorgulayamayan bu sistem, zimmetine 150-200 milyon geçiren memuru ve veznedarı hemen tutuklayıveriyor. Halbuki suç işleyen herkes cezasını çekmeli, başarı gösteren ise mükafatlandırılmalıdır.

Ama devleti sözde idare ediyorum diye memleketi bu hale getirenler 1939'dan itibaren sorgulanmalı. Keşke bu her beş yılda bir üzerinden 20 yıl geçince yapılsa idi, bizim bu hale gelmemiz mümkün mü olurdu?

Bu cennet vatanın, Allah’ın her türlü nimeti verdiği Türkiye'min nasıl borcu oluyor ben anlamıyorum(!)? Hem de akıl fikir almayacak miktarlarda. Bu borçla bu milleti baş başa koyanlar sadece sandıkta oy kaybı ile cezalandırılmakla kalmamalı layık olduğu cezayı mutlaka görmelidirler.

İkinci dünya harbinde evdeki 3-5 teneke buğdayı bile alıp sonra camilere dolduran. Bir kısmını da çürüten. Milleti açlığa sefalete, çocukları ihtiyarları ölüme sürükleyen. Bunun hesabını da, "Milleti aç koydum ama öksüz koymadım" mantığıyla kendini savunan bir dönemin hükümeti bunun hesabını vermeli veya aklanmalıydı.

Asıl söylemek istediğim yıl be yıl devletin borçlanmasının hesabı çıkarılmalı, sebep olan hükümetler ve onun bilhassa bakanları hesap vermeli ki her önüne gelen, "Hükümet olacağım, bakan olacağım" diye ortaya çıkıp saçı bitmedik yetimi, daha doğmayan çocukları borç altına sokmasın.

Şimdi diyecekler ki, borç olmasa Türkiye bu seviyelere gelmezdi. Akıllı ve az borçlansa idik, bu paraları iyi kullansaydık bu gün bu seviyelerden çok daha iyi yerlerde olurduk. Ve dünya milletleri arasında da itibarımız olurdu.

Yazımın başlığı eğitim. Yukarda yazdıklarımın eğitimle ne ilgisi var demeyin. Eğitim yetiştirme ve terbiye demek olduğuna göre; eğer doğru eğitim gören insanlar olsa idik ne Osmanlı’nın çöküşünü bu kadar acı yaşardık, ne de bu günkü bu acı günleri yaşardık.

Dünyadaki süper devletler bu günkü seviyelerine eğitimle gelmişlerdir. Hiç bilenlerle bilmeyenler, tembellerle çalışanlar bir olur mu?

Dün, bir buçuk milyon genci Üniversite imtihanına soktuk. Bunun 500 bini Üniversiteye girecek,1 milyonunu sokağa iteceğiz. Maalesef kazananlar da kabiliyetlerine göre, istedikleri yerlere değil, puanı neyi tutarsa oralara girecekler. Sonra da toprakla kumu ayıramayan ziraat mühendisleri, demirle çeliği, bakırı ayıramayan makina mühendislerini okuldan mezun ediyoruz. Ondan sonra da tabii ki geleceğimizde bu günkü durumumuz ortaya çıkıyor.

Bu eğitim sistemiyle gençliği perişan ediyoruz. Tabii ki geleceğimizi de batağa itiyoruz. Avrupa'da çocuklar zeka testinden geçirilip ona göre okula başlıyorlarmış. Süperlerle normal zekalılar aynı sınıfta olmuyor, böylece süperler hızla ilerliyor. Onlar kadar zeki olmayanlara da başka okullarda ona göre eğitim verildiğinden, onlar da iyi eğitim alıyorlarmış, 8 yıllık eğitimden sonrada çocuk neye kabiliyetli ise o mesleğe yönlendiriliyormuş.

Tabii ki böyle okuyan o çocuklar sonra mesleğinde başarılı oluyor, buluşlar yapıyor, ülkesini bir yerlere getiriyor.

Geçen gün televizyonda bir yetkili kimse; "Bundan sonra bari, adama iş bulacağım sevdasından, böylece oy alacağım düşüncesinden sıyrılsın, ihtiyaca uygun, istihdamı yaratacak iş yerleri kursun, adam kayırmadan işe adam alınsın. Organize sanayilerinde meslek eğitimleri yaptırılmalı.3-6 aylık kurslar verilmeli. Biz bunu Ankara'da yaptık, bu kısa zamanda birçok insan meslek sahibi oldu. Kabiliyetlerine göre ayırdık içlerinde üniversite mezunları bile vardı. Fakat mesleği ve onun pratiği öğretilmemişti. İşte biz bunu öğrettik" diyordu.

Ben, bu uygulama çok faydalı olur kanaatindeyim. Bizim Cumhuriyetçilerimiz, demokratlarımız, eğitimcilerimiz kendine gelmelidir! Dini eğitim ciddi olarak gözden geçirilmeli, bilenlerce ve yaşayanlarca halka anlatılmalıdır. Öğretilmelidir.

Bu günkü eğitim sistemi ile biz, Şarka giden bir gemi de Garba doğru koşacağız diye uğraşıyoruz! Sistemde ve eğitimde köklü değişiklikler yapmadıkça bir yere gelemeyiz. (18.06.2001)

Saygı ve sevgilerimle.