Türkiye’deki Siyasal İslam’ın temsilcisi AKP iktidarı, yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi eğitim alanında da ülkeyi ideolojik inançları doğrultusunda şekillendirme gayretindedir. Kısacası “Dindar ve kindar” nesil yetiştirme projelerini adım adım uyguluyorlar.

AKP iktidarı Siyasal İslamcı politikaları ile halkı kandırarak, kitlelere cehennemi yaşatıyor. Erdoğan, ekonomiyi ‘Nas’a bağlayarak ”Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir” demişti. Oysa şimdi faizin en katmerlisini yaşıyoruz.  Bu bağlamda iktidarın akşam dediği, sabah dediğini tutmuyor.

İktidarın bir eli halkın, özellikle de emeklinin, işçiçinin, köylünün cebinde. Yoksulluk tüm ülkeyi tepeden tırnağa sardı. Günlük zam dalgası kalıtsallaştı. Halkın alım gücü her geçen gün düşüyor. Ülke “Adeta kırk katır mı? Kırk satır mı?” ikilemini yaşıyor. Tam da bu aşamada iktidar eğitimi kullanarak halka “şükür ve biat” kültürünü egemen kılarak, eğitimi dinselleştirmeye çalışıyor. Haliyle anayasa da laiklik ilkesini filan tanıdığı, dinlediği yok. Bütün gücü eline geçiren iktidar, dere tepe düz gidiyor. Oysa en az bu uygulamalara en güçlü ve dinamik şekilde hayır diyen, ülkenin nitelikli çoğunluğunu da gözü görmüyor.

ÇEDES; . “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” başlığı altında dayatılan proje eğitimin dinselleştirilmesi ve gericileştirilmesidir. Çok dil, çok inanç ve çok kültürün olduğu ortamda, mezhepçi bir proje “Değerler Eğitimi” adı altında sunuluyor. Okul öncesinden başlayarak, 12. sınıflara kadar sürüyor. Bu proje karanlık çağın habercisidir. “Laikliğe” ve tüm “evrensel değerlere”, “çocuk haklarına” aykırıdır.

ÇEDES Siyasal İslamcı projesi ile tek tip, şükürcü, biatçı, kendi inancı dışındakileri asimile edici, “Dindar ve kindar” bir kuşak yetiştirmeyi hedefliyor. Öğretmenin yerine imam atamak, uhrevi müfredat programları hazırlamak istiyorlar. Sorgulayan, laik ve bilimsel eğitimi yerle yeksan edip, dinci bir eğitimin temellerini atıyorlar. Açıktan ülke ortaçağın kör karanlığına itilerek, dinci bir model oluşturmaya çalışıyorlar.

Bu proje gerçekleşirse “Hayatta en gerçek yol gösterici ilim” olmayacak. “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlık” olacaktır. Gericiliğe toplumsal nitelik kazandırmak istedikleri açıktır. Bunu okul öncesi çocuklardan başlamaları, düşündürücü ve tehlikenin büyüklüğü açısından önemlidir.

MEB bünyesinde öğretmenlik biçimlenmesi olan eğitimciler sadece ders verebilir. Oysa ÇEDES’de imamlar, ablalar, abilerle hangi bilimsel öğretim yapılabilecek. İmamlar Fen Bilgisi dersleri verecekse, fen bilgisi öğretmenleri armut mu toplayacak? Din dersi mi verecek? Nasıl olacak bu iş. İktidarın “Ay’a sert iniş yapma” projesi vardı. Ay’a iniş eğitimini imamlar, ablalar abiler mi verecek? Bu iş okulları camileştirerek mi olacak? Sahi Ay’a giden ülkelere bir bakalım, Ay’a gidiş programını hangi ülkenin din adamları yapıyor? Bu toplumun aklı ile alay etmektir.

Laikliği anayasalarında güvence altına alan ülkelerde, toplumu bir arada tutan değerler, kutsal kimlikler olmayıp, hukuktur ve evrensel ilkeleridir. Ülkemizde laiklik din düşmanlığı olarak gösterildi. Oysa gerçek din, vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğünün güvencesi laikliktir.

Biatçı bir anlayışla toplumu din üzerinden şekillendirmek istiyorlar. Anayasanın laiklik ilkesine rağmen,  ÇEDES laikliği ve evrensel değerleri hiçe saymaktadır. Bu nedenledir ki, veliler imza, dilekçe ve çeşitli etkinliklerle bu biat kültürü kaynaklı ÇEDES projesini reddetmelidir.

Türkiye’nin demokrasi güçleri, “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirme projesinden vaz geçmeyecektir. Asla anayasa karşıtı, çağdışı, ayrımcı, ortaçağ projesi olan, biatçı ÇEDES sistemine evet demeyecektir. Cumhuriyetin yüz yıllık çağdaşlık, uygarlık adına birikimlerinin şükürcü, biatçı ÇEDES sistemine teslim edilmesi aklın alacağı bir gerçek değildir.

Yol yakınken hemen dönülmelidir.