Şöyle ağız tadıyla bir bayram geçiremedik. Terör sanki tüm azgınlığıyla sahadaydı. Üstelik farklı boyutlar da kazanarak.
Malum şimdi de Suriyeliler sahnede. Birkaç ilde çatışma ve ne yazık ki ölüm haberleri. Her zaman söylerim. Ölen insandır. İsterse hayvan olsun. Canlı olması yeterli. Hepimizi yaratan tanrı aynı.
Şimdi değinilecek konu o kadar çok ki, hangisinden başlamalı, bilemiyorum. Tabii profesyonel gazeteciler ülkemizde o kadar çok yazı konusu var ki diyorlar, hangisini yazacağımızı şaşırıyoruz. Bırakın günlük bir yazı yazmayı isterseniz, iki üç yazı yazılır. Ama bunların neredeyse hepsi eleştiri ve olumsuzlukların dillendirildiği yazılar olurdu. Bu çok vahim bir durum değil mi?
Suriyeliler meselesinde birkaç kelam daha etmek gerekiyor. Türkiye’de yaşayan herkesin bundan ciddi endişe duyduğu hissediliyor. Tümüne vatandaşlık, ev, ocak, çocuklarına okul, yetişkinlerine iş verilmesi an meselesi. Bununla biz çok merhametliyizdir mi diyeceğiz.
İnsanlarımız konuşamıyor, eleştiremiyor. Hepsini zorla yutuyor. Yarın Merkel’in karşısına geçip “Bak sen ülkenden kovdun. Biz vatandaş yaptık, ev verdik, iş verdik diye hava atacaksın. Merak etme!.. Merkel öyle gazlara gelmez. Ülkesinde üçüncü dördüncü nesil yaşayan yabancılara ve Türklere vatandaşlık verirken kılı kırk yarıyor. Kendi ırkdaşları olan Doğu Almanları alalıdan bu yana toplumunu zor tutuyor. Kimse kazandığı refahı başkalarıyla paylaşmak ister mi?
Ama, bu garibim millet. Bak çıkıp ta “Arkadaş!...bu ülke için şehit olan biziz. TOKİ bu konutları babasının parasıyla yapmadı. Kimin malını kime veriyoruz?” diyen yok.
Yine Almanya, uzun yıllardır ülkede yaşayan yabancıları entegre edememenin sıkıntısını yaşıyor. Hiç olmazsa bunlardan biraz ders alalım.
Ne ise, bunlar önemli değil. Biz yine gelelim, harama, mekruha, mübaha ve müfsite. Oh ne güzel. Haram parayla sevap olur mu? Sorusuna bir ulema buyurdu: Esasta olmaz ama, (dansöz kıvırtmaları) yok işte sizin cebinizde de paranız varsa sevabı ondan yapmışsanız bir sakınca yok. Ama sevabı diğer cebinizdeki haram paradan yapmışsanız olmaz. Uzatmayalım rakam bile vermiş.
Ama, siz siz olun, birisine sevap yaparken açıkça söyleyin “Sana verdiğim para sağ cebimdeki benim param.” diye açıkça belirtin.
Güzelim dinim ne hallere düşürüldü? Sevap işleyen elin o haramda ne işi var diyemiyor sayın ulemamız.
Ben yine çocukluğumda köyümüzün imamının söylediklerine dönüyorum. Nur içinde yatsın. Toplumsal sorunlardan da örnekler vererek günahı, sevabı bize o kadar güzel anlatırdı ki. Bir örnek mi? İşte size kısa bir öykü:
“Ey Cemaat-i Müslimin, koyunlarınızı ve sığırlarınızı otlatırken konu komşunun ekinine, pancarına, sebzesine, bağına ve bostanına zarar vermeyin. Hayvanlarınızın bu tür yerlere girmesine engel olun. Eğer o ineğiniz, koyununuz komşunun ekininden bir tutam yemişse, o hayvandan sağacağınız süt size haramdır, zehir zıkkımdır” derdi. Helâl rızık, helâl kazanç bir tencere süt gibidir. Ona bir damla zehir koyarsanız o süt bozulur. İşte helal ile haram da böyledir” derdi.
Bizim imam Osman Hoca mı doğru söylüyor, yoksa, bu yalaka ve de yalama ulema takımı mı?
Karar sizin.