Takvimler, 3 Haziran 1963’ü gösteriyordu.
Yer Uşak. Akşam saatleriydi...30 yaşındaki Azime Karabulut, çocuklarının karnını doyurup, uyuttu. Radyoyu Açtı:
"Büyük Türk Şairi Nazım Hikmet öldü."
Donup kaldı. Birden ağlamaya başladı. O anda aklına, korkusuzluğunu, tarzını Nazım Hikmet’e benzettiği, Hasan Hüseyin Korkmazgil geldi...
"Onu tanımalıyım!” diye düşündü.
Uşak Lisesinde edebiyat öğretmeniydi...
Ankara’ya gidecek, Hasan Hüseyin’i görecekti. İki gün sonra 5 Haziran sabahı, Ankara’daydı... Hasan Hüseyin’i nasıl bulacaktı? Bu solcu şairi kim bilirdi? Aklına siyaset yaptığı TİP geldi. Parti binasından içeri girerken heyecanlıydı. Şairi sordu, kendisini bulmaktan tam umudunu kesmişken, karşısına şairin yakın arkadaşı Kemal Çiftler çıktı...Ondan, şairin iki hafta önce Ankara’dan gittiğini, ne zaman geleceğinin de belli olmadığını öğrendi.Adresini ona bıraktı....
Azime, Uşak’a döndü. Sonrasında aralarında mektuplaşmaya başladılar.
27 Temmuz...
Hasan Hüseyin’den ilk mektup geldi.
"Azime Karabulut Merhaba!" diye başlayan mektup beş sayfaydı...
"Sana ve senin gibi duyup, düşünenlere binlerce selam. Sizlere layık olamamak korkusuyla titrediğimi, duyuyorum. Ah, ne iyisiniz, ne yiğitsiniz sizler..." Hem mektubu, hem de coşkun bir sel gibi akan dizeleri okuyunca, heyecandan ağladı. Hemen yanıt yazdı. Mektubun içine oğlu ve kızıyla çekilmiş bir fotoğrafı da koydu. Yanıt gecikmedi. O da bir fotoğraf göndermişti. Azime, Hasan Hüseyin’i ilk kez o fotoğrafta gördü...
Şairin ikinci mektubu "Sevgili Azime" diye başlıyordu...
Üçüncüsü ise:
"Benim Azime’m!" diye başlıyordu.
"Seni sevdim, seviyorum. Seni anlayarak seviyorum. Bunu bugün söylüyorum, sanma. Ben sevmem böylesi laflar etmeyi. Hele, hiç sevmem mektup yazmayı. Seni seviyorum diyorum, anlıyorsun değil mi? Sen benim yarınımsın...Seni anlayarak seviyorum.
Geç mi, kaldık? Yoo... Bu da bizim gerçeğimiz, diyordu...
Azime Öğretmen çok zor bir yol ayrımındaydı...Evli ve iki çocukluydu...Solcu bir şaire aşık olması öfkeye neden olsa da boşandı...Şairle evlendiler... Bundan Sonra, şairin şiirlerinin hepsi "Azimeli Temmuz bildirisi” gibidir..."Azime, yalnızca bir eş değil, umudun, özgürlüğün, kavga ve devrimin sembolüdür, artık!..."
"Sen geldin ey benim
Özlemim ülkem-kadınım
Devrim biçimim/yıkıldı
Ölülerin öğle sonu sayrılıkları"
Temmuz bildirisi, hem oğlu, hem de "ülkem kadın" Azime Öğretmen'e yazılmıştır...1969 yılında, TİP'den Çorum milletvekili adayı oldu...
26 Şubat 1984' de geçirdiği beyin kanaması sonucunda yaşamını yitirdi...
Azime Öğretmen, Ağlasun/Burdur'da yaşadıkları evi, şairin anısına müze haline getirdi...
Azime öğretmen ve Hasan Hüseyin’e saygıyla…