Memur ve memur emeklilerinin çözüm bekleyen sorunları hakkında Türkiye Kamu-Sen İl Başkanlığı tarafından kitlesel basın açıklaması düzenlendi. Kamu-Sen İl Başkanı ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın başta olmak üzere Kamu-Sen’e bağlı sendikaların başkan, yönetici ile üyelerinin katılımı ile Hürriyet Meydanı PTT önünde düzenlenen açıklamada 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetler- ilave ek ödemenin emekli aylığına yansıtılması, 5510 sayılı yasadaki 2008 öncesi ve sonrası ayrımın kaldırılması, memur emeklilerinin işçi emeklileri ile yaşadığı maaş farkı gibi konularda atılması istenen adımlar dile getirildi. 
Seçimlerin yaklaştığı şu günlerde gündemin siyaset ağırlıklı ilerlediğini hatırlatan Selim Aydın ancak özellikle memur ve memur emeklilerinin yaşadığı sorunlar ve beklentilerinin bu süreçte geri plana atılmaması gerektiğini, milyonlarca vatandaşın geleceğini ilgilendiren konuların seçim nedeniyle ertelenmemesi gerektiğini vurguladı. 
“Memurlar, emekliler ve aileleri hesaba katıldığında yaklaşık 25 milyonu bulan bir kitlenin beklentilerinin iktidarımız nezdinde mutlak surette karşılık bulması ve sorunlarının çözülmesi gerekmektedir” diye konuşan Kamu-Sen İl Başkanı Selim Aydın, kamu görevlilerine ödenmeye başlanan 8 bin 77 TL’lik ek ödemenin Ocak ayında 12 bin 54 TL’ye çıktığını ancak bu ödemenin emekli maaşlarına sayılmaması nedeni ile çalışma yaşamı ile emeklilik arasındaki bağın tamamen koptuğunu, memur emeklilerinin çalışırken aldığı maaşın ancak yüzde 45’ini alabildiğini, ilave ek ödemenin emekli maaşlarına yansıtılmaması nedeni ile bu oranın daha da düştüğünü vurguladı. 
Hükümetin 2024 yılını “Emekli Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Aydın: “Mademki bu yıl “Emekli Yılı”dır öyleyse memur ve emeklilerinin durumu mutlaka düzeltilmeli, ilave ek ödeme memur emeklilerine verilerek bu yoldaki ilk adım atılmalıdır. Bununla birlikte yine geçtiğimiz yıl sayın Cumhurbaşkanımızın da söz verdiği, birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi konusu da henüz hayata geçirilmiş değildir. Ek gösterge bilhassa memur emeklilerinin maaşlarını doğrudan ilgilendirdiği için emekli maaşlarının belirlenmesi bakımından hayati öneme sahiptir.  Milyonlarca memur ve emekli Cumhurbaşkanımızın sözünün hayata geçirilmesini beklemektedir” şeklinde konuştu.
Türkiye Kamu-Sen İl Başkanı Selim Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatırlanacağı gibi 2023 yılında yürürlüğe giren uygulama ile kamu görevlilerinin ek gösterge sorunu büyük ölçüde çözülmüş iken o dönemdeki ikazlarımızın karşılık bulmaması nedeniyle 1. dereceye gelen memurlarımız açısından bir haksızlık ortaya çıkmıştı.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet yetkilileri de genel seçimler öncesinde bu durumun düzeltileceğine ve birinci dereceye gelmiş tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğine dair taahhütte bulunmuştu. 
Hatta dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de konu hakkındaki kanun teklifinin hazır olduğunu belirtmişti. Ne var ki, bugüne kadar bu yönde atılmış herhangi bir adım olmadığını görmekteyiz. 
Devlette devamlılık esastır. 
Bu doğrultuda Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimler öncesinde verdiği sözün gereği yerine getirilmeli, önceki çalışma Bakanı döneminde hazırlanan teklif, vakit geçirilmeden TBMM gündemine taşınmalıdır. 
Yerel seçime sayılı günler kala TBMM, çalışmalarına ara vermeden önce ekonomik gelişmelerin kamu çalışanları üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi adına atılacak en önemli adım ek gösterge konusudur. 
Birinci dereceye gelen tüm memurların ek göstergeleri 3600’e yükseltilerek bu konu çözüme kavuşturulmalıdır.
Kıymetli Arkadaşlar, 
Hepimizin bildiği gibi memur emeklileri, ülkemizin en mağdur kesimidir.  Memurlarımızın hem emekli aylığına sayılmayan ödemeler nedeniyle maaşları ve emekli ikramiyeleri son derece düşük hesaplanmakta hem de ifa ettikleri görev ve görev aylıkları ile emekli aylıklarındaki ilişki tamamen kopmuş durumdadır. 
Bir memurun emekli maaşı ile çalışırken yaptığı görev, aldığı maaş ve ödediği pirimin hiçbir bağlantısı kalmamıştır.  Çalışırken bir işçi ile aynı maaşı alan bir memur, emekli olduğunda işçiden yarı yarıya daha az emekli maaşı almaktadır. Hal böyleyken bir de 5510 sayılı Kanunun getirdiği olumsuzluklar memurlarımızı mağdur etmektedir.
2008 yılının Ekim ayından önce göreve başlayan bir memurla bu tarihten sonra göreve başlayan memurun sosyal güvenlik ve emeklilik hakları aynı değildir. 2008 sonrasında göreve başlayan memur daha fazla prim ödemekte ama bu tarihten önce göreve başlayan memurdan daha az emekli maaşına hak kazanmaktadır.
Ayrıca en düşük emekli aylığı miktarı da 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar için farklı hesaplanmaktadır. Bu durum, kanun önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi sosyal devlet anlayışına da uygun değildir. Bu nedenle hükümetimizin Emekli Yılı olarak ilen ettiği 2024 yılında 5510 sayılı Kanundan kaynaklı bu çifte standardın da mutlaka giderilmesi en büyük beklentimizdir. 
Kamu kurum ve kuruluşlarında yaklaşık 110 bin dolayında yardımcı hizmetler sınıfı personeli bulunmaktadır.  Bu çalışanlarımızın büyük çoğunluğu yüksekokul mezunudur ve pek çoğu kurumlarında memurlarla aynı görevi yürütmektedir. 
Bu çalışanlarımız da kamu görevlisi olduğu halde, bir türlü açılmayan görevde yükselme sınavları nedeniyle eğitim durumlarına uygun kadrolara yükselme imkânı bulamamaktadır.  Yardımcı hizmetlilerimizin yer değiştirme hakkı da kısıtlıdır. Kamuda en düşük ücretli kesim olan yardımcı hizmetler sınıfı personelin mağduriyetini gidermenin en uygun yolu bu çalışanlarımızın yaptıkları işlere ve eğitim seviyelerine uygun görevlerin bulunduğu genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleridir. 
Daha önce toplu sözleşme görüşmelerinde ve Kamu Personeli Danışma Kurulunda bu yönde önemli gelişmeler kaydetmiştik. Ancak sonrasında yetkililerin olumsuz tavırlarıyla karşılaştık. 
Kamu bütçesine yük teşkil etmeyecek olan bu talebimizin hayata geçirilmesi ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması yüzbinlerce vatandaşımızın yüzünü güldürecek, kamuda kariyer ilkesinin hayat bulmasını sağlayacaktır.
Türkiye Kamu-Sen olarak yardımcı hizmetli personelimizin haklı taleplerinin daima takipçisiyiz, bu sorun çözülünceye kadar mücadele etmeye kararlıyız. Kamu çalışanlarının önemli sorunlarından bir tanesi de kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli istihdamının asıl istihdam biçimi haline gelmesi ve birçok kurumda yeniden taşeron işçiliğinin artış göstermesidir. 7433 sayılı Kanunla 2023 yılında sözleşmeli personelin büyük bir kısmı kadroya geçirilmiştir. 
Ancak aynı Kanunla kurum ve kuruluşlarda ilk atamalarda personelin 3 yıl süre ile sözleşmeli personel pozisyonlarına atanması, ardından da 1 yıl boyunca atandıkları kurum ve bölgede çalıştıktan sonra memur kadrolarına geçebilmeleri hükme bağlanmıştır. Bu da sözleşmeli personel çalıştırmayı bir istisna olmaktan çıkarmış kamuda asıl istihdam haline getirmiştir.
Buna bağlı olarak sözleşmeli kamu çalışanları 4 yıl boyunca ailelerinden ayrı kalmakta, yer değiştirme başta olmak üzere birçok hakkı kullanamamaktadır. Kamuda asli ve sürekli görevler mutlaka kadrolu memurlar eliyle gördürülmelidir. 
3+1 süreli sözleşmeli statüde istihdam kaldırılarak tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı, kamuda 4/A’lı kadrolu ve güvenceli istihdam esas alınmalı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri tamamen sonlandırılmalıdır.  
Ayrıca Kanunda kapsam dışı kalan PTT'deki İHS'li personel, fahri Kur’an kursu öğreticileri, Aile Bakanlığı’nda ek ders karşılığı çalışan personel ile diğer vekil memurlar gibi çalışanlar da kadro kapsamına alınmalıdır. Bununla birlikte kamuda yeniden giderek artış gösteren taşeron işçi çalıştırılması uygulamasına bir an önce son verilmelidir.  

78Dd2B85 1F55 4A9B 9412 86Dc8A24E42F
Taşeron uygulamasının doğurduğu olumsuz sonuçları yakın zamanda yaşayarak gördük. Sorunun çözülmesi için büyük mücadeleler verdik. Nihayet gelinen noktada aynı sorunların tekrar baş göstermesinden son derece rahatsız olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Hem sözleşmeli personeli kadroya geçirerek hem de taşeron uygulamasına çözüm üreterek bu uygulamaların yanlış olduğunu kabul ettikten sonra bu yanlışlara yeniden dönmenin kimseye bir yarar sağlamayacağını da özellikle vurguluyoruz. 
Cumhuriyetimiz 100 yaşında. Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıla dayanan kadim devlet anlayışımızın bakiyesi üstünde yükselmiş, köklü bir kamu yönetimi ve memur geleneğine sahiptir. Güçlü devletler, temsilcisi olan memurlarını da güçlü kılar. İkinci asrının başlangıcında, 2024 yılı Emekli Yılı ilan edilmişken devletimizin memur ve emeklilerini mağdur bırakmayacağını ümit ediyoruz. 
Türk ve Türkiye Yüzyılına yaraşır bir kamu yönetimi ve kamu çalışanı için 2024 yılında mutlaka harekete geçilmesi gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz.  
Bu çalışmalara; İlave ek ödemenin emekli maaşlarına eklenmesi, Birinci dereceye gelen tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltilmesi, 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayan memurlara arasında ortaya çıkan ikili uygulamanın sosyal devlet ilkesi çerçevesinde düzeltilmesi, Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi, Kamuda esnek, geçici, vekil, sözleşmeli gibi adlar altındaki personel çalıştırma uygulamasına son verilerek 3+1’e tabi personel de dahil olmak üzere tüm çalışanların kadrolu ve güvenceli olarak çalıştırılması ve Yeniden artış gösteren taşeron uygulamasına son verilmesi için yapılacak düzenlemelerle başlanmalıdır. Milli gelirin artmasının yanında bu gelirin adil bir biçimde paylaşılması da önemlidir. Aksi halde gelir dağılımında adaletsizlikler ortaya çıkar. Gelir adaletini sağlamanın birincil yolu da memur ve emeklilerin maaşlarının belirlenmesinde ortaya konulan politikalardır. 
Ülkemizi yasa boğan 6 Şubat 2023’te gerçekleşen asrın felaketinin birinci yıl dönümündeyiz. 
Kamu çalışanlarımızın normal zamanlarda olduğu gibi olağanüstü şartlarda da milletimizin yaralarının sarılması için nasıl canla başla mücadele ettiğine ve kamu hizmetlerinin bütün olumsuz şartlara rağmen kesintisiz bir biçimde sürdürülmesinde nasıl rol oynadığına hepimiz şahidiz. 
Bu çerçevede ülkemizin her köşesinde deprem, sel, yangın, afet demeden en iyi kamu hizmetini üretmek için çaba sarfeden ve milli gelire büyük katkıda bulunan memurlarımızın beklentilerine cevap verecek düzenlemelerin yapılması hepimizin arzusudur. 
Beklentimiz, ekonomik zorluklar içinde bulunan memur ve emeklilerimizi gözetecek kararlarla aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan bu kitlenin yüzünün güldürülmesi yönündedir”

Editör: HABER MERKEZİ