Abesle iştigalin sözlük anlamı, boş, anlamsız ve lüzumsuz işlerle vakit harcamaktır.
1970’lerde Antalya Serik Lisesinde çalışırken öğretmen
yokluğundan 11 derse giriyordum. Beden eğitimi dersi haftada bir saat olduğu
için Cumhuriyet gazetesinin konuk yazar kısmında, “köklü tedbirler gerek”
başlığıyla bir yazı yazmış, okullarda beden eğitimi derslerinin haftada iki
saate çıkarılmasını önermiştim.
1979’da öğretmenlikten ayrıldım. Milli Eğitim Bakanlığı tam
31 sene sonra 2010 yılında haftalık beden eğitimi derslerini iki saate
çıkarmış.
Tam gelişim çağında spordan mahrum olan çocukların bedensel
ve ruhsal gelişimi uyumlu ve sağlıklı olmadığı için hayatın hiçbir alanında
istenilen başarıyı yakalayamadık.
72 milyonluk koskoca Türkiye, 1965’lerde göç verdiğimiz
Almanya’da yaşayan 3,5 milyon Türk kadar sporcu yetiştiremedi. Bugün Türkiye
liglerinde oynayan başarılı futbolcuların yüzde yetmişini Almanya’da yetişen Türk futbolcular
oluşturuyor.
“Akıllı insanlar kendi akıllarını kullanır, daha akıllı
insanlar başkalarının aklını da kullanır.” derler.
Bizler daha akıllı olamadığımız için yabancı futbolcularla
günü kurtarmaya çalıştık.. Yıllar önce, bazı çok bilmiş kulüp başkanları ve
futbol adamları Futbol Federasyonu’na baskı yapıp, takımlarda altı yabancı
futbolcu oynatma kararı çıkararak, Türk futbolunun temeline dinamit koydular.
Sayelerinde Türkiye yabancı futbolcu cenneti haline geldi. Yabancı futbolcu
transferlerinde akıl almaz rezaletlere imza attılar.
Yabancılar yüzünden yeşil sahalarda kendilerini gösterme ve
geliştirme fırsatı bulamayan Türk gençleri perişan oldular. Milli takımlarda
oynayacak kaliteli futbolcu yetiştiremedik. Yetiştirdiğimiz bazı şöhretlerin de
her türlü kaprislerine boyun eğdik.
Taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini de kavrayamadığımız
için, “Kel başa şimşir tarak” misali
Milli Takım’ın başına bir yığın para verip dünyaca tanınmış Guus Hiddink’i
getirdik. Bir yabancının Türk futbolcusunun ruhunu, huyunu, karakterini, tavrını
ve tarzını anlaması yıllar alır. Maalesef, Guus Hiddink te böyle bir çaba
sarfetmedi.
Avrupa şampiyonası grubunda zar-zor ikinci olduk. 11
Kasım’da İstanbul’da oynanan play off maçında Hırvatistan’a 3-0 yenilerek
boyumuzun ölçüsünü aldık. Bu güne kadar Türk milletine bir çok güzellikler yaşatan
futbolcularımızın sahadaki çaresizliğinden sonra bir şeylerin yanlış
yapıldığının farkına vardık.
Milli maçta futbolcularımızın yuhalanması yanlıştı.
Futbolcular gençtir, 3-0’lık kötü bir sonuç sonrası hırçınlaşabilir. Böyle
zamanlarda bile onları hoş görebilmeliydik.
Maalesef, saygı duruşunda bile saygısızlık yapan, misafir
takımın milli marşını ıslıklayan bir seyirci grubumuz var.
Dün gece Hırvatistan’la berabere kalarak Avrupa
şampiyonasına veda ettik.
Guus Hiddink’le yollar ayrıldı, milli takımın başına,
Büyükşehir Belediye takımında vasat futbolcularla dört büyüklere kök söktüren
Abdullah Avcı getirildi.
Hayırlı olur inşa’Allah…
Belli bir eğitimi, kültür birikimi ve öngörüsü olmayan
futbol adamları yüzünden bugünlere geldik. Bundan sonra yapılacak ilk iş,
takımlarda oynayan yabancı futbolcu sayısını kademeli olarak düşürmeliyiz.
İkinci olarak, kulüplerde görev alacak yöneticileri belli bir eğitimden
geçirmeliyiz. Bir zamanlar Dünya üçüncüsü ve Avrupa üçüncüsü olmuş milli
takımımızı Hırvatlar bozuk para gibi harcadı.
Aman dikkat, abesle iştigal yeter!
Moralinizi bozdum, biraz da gülelim.
Kadına sormuşlar, “erkek mi para mı?” diye, "Farketmez,
ikisini de harcarım" demiş. Beyin Göçü nedir?.
- Kadının dırdırına, kaprislerine, bitmez tükenmez isteklerine,
nazına, niyazına dayanamayan adamın,
başka bir kadının peşine takılıp gitmesine
"'BEY'in göçü" denir.
15 Kasım 2011