8 Mart Dünya Kadınlar günüyle ilgili yazımı yazmak için hazırlık yapmaya başladığım anda sanki yazıya böyle başla der gibi, “Kadrini bilmeyenler alır eline, onun için eğri biter menekşe…” diyor, bir sanatçı…

BİZ DE DİYORUZ Kİ; kadrin bilmeyenler alır kadını koynuna, onun için ağlar KADINLAR.

Biliyorsunuz 8 Mart bütün dünyada kadınlar günü olarak kutlanıyor. Bizim bu yazıyı biraz geç yazmamızın sebebi de sadece pazartesi günleri yazıyor olmamız.

Şimdi kadınlar günü hakkında kısaca biraz bilgi vereceğim:

8 Mart’ın doğuş hikâyesi trajik bir olaya dayanmaktadır. 1857 yılında Amerika’daki bir kadın hareketiyle gelişen olaylardan sonra bu gün ortaya çıkmıştır.

1857 tarihinde New York’ta 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladılar. Polisin işçilere saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve arkasından çıkan yangından işçilerin kaçamaması sonucu çoğu kadın 129 işçi hayatını kaybetti.

Daha sonra 1910 yılında alınan bir kararla 8 Mart 1857 tarihinde ölen kadınların anısına 8 Mart’ın dünya kadınlar günü olarak kutlanmasına karar verildi.

İlk yıllarda belirli bir tarih saptanmamasına rağmen her yıl ilkbaharda kutlanılıyordu. Daha sonraları ise çeşitli olaylardan sonra her yıl kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye’de ise ilk kez 1921 yılında emekçi kadınlar günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Düzenli olarak kutlanmaya başlanması ise 1984 yılından sonradır. Bu tarihten sonra muntazam ve en ses getiren şekilde kutlanmıştır.

Dünyada ve ülkemizde kadına uygulanan şiddet vs. oldukça fazladır. Bu sebeplerden dolayı şu günlerde de bizde kadına yönelik şiddeti engelleme konusunda bazı kanunlar çıkarılmaktadır.

Ülkemizde yeni yapılan kanunların kadınların dertlerine ciddi olarak merhem olmasını ümit ediyorum. Kadınlar hiç korkmadan ve geçim endişesi olmadan devletin sığınma evlerine gitmeli ve orada hanıma yakışır şekilde muamele görmelidirler. Bu kadın sığınma evlerinde kendisine zanaatlar öğretilmeli, dikiş nakış, berberlik, sekreterlik vs gibi. Kadın burada barınırken ve bu zanaatları öğrenirken de kira, geçim derdi vs. olmamalı, kadın sığınma evinde kalıp ihtiyaçları giderilmelidir. . Para biriktirip kendi ayakları üzerinde duracak hale gelene kadar da bu böyle devam etmelidir. .

Tabii devlet bu imkânları sağladı diye de en küçük kırgınlıklar bahane edilip boşanılıp yuvalar yıkılmamalıdır.

8 Mart kadınlar günü kutlaması sadece bir gün değil bir hafta olmalıdır.

KADIN deyince benim aklıma ANAM gelir. Kadın anadır. Cennet anaların ayağının altındadır. Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz. Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar. Bunlar ne büyük sözlerdir düşünmek lazım.

Ben yeni öğrendim, Kâbe’de sadece bir insan kabri bulunmaktadır. Dikkat buyurun bu bir kadın, HATİCE ANAMIZDIR! Bunun anlamı çok büyüktür. Böylesi bir varlığa kalkan eli her ülkenin devleti kırmalıdır.

Kadınlar günü kadına saygı günüdür aynı zamanda.

Kadın vardır hamuru aş yapar, kadın vardır hamuru taş yapar.

Yuvayı dişi kuş yapar, ona bu imkân verilmeli, neler yapıyor neler, görülmelidir.

Saygı ve sevgilerimle.