2013’e veda etmemize çok az kaldı. Oldukça yoğun bir ülke gündemiyle 2014’e gireceğiz ki, işimiz zor.
Her birisi, birkaç yazı konusu olabilecek olaylardan bazılarına kıyısından köşesinden de olsa dokunalım.
Yolsuzluk iddiaları malum. Yeni yılda umarız aydınlanır. Kimse haksız ve suçsuz yere damgalanmasın, mahkum olmasın. Bu konuda en çok içimi rahatlatan husus, bir zamanlar generaller, aydınlar, gazeteciler ve daha nice insanlar tutuklanırken akla gelmeyen “masumiyet karinesi” herkesin dilinden düşmez oldu. Demek ki, o meşhur laf boşuna söylenmemiş. “Adalet, hukuk herkese lazım. Bir gün gelir sana da lazım olur.”
Yüce adaletimize, emniyetimize güvenimiz elbette sonsuz. Ama, gidişat insanda şüpheler uyandırıyor. Yolsuzluk yaptığı iddia edilenlerle uğraşmak yerine onları yakalayan, hakkında soruşturma açan yargı mensupları ve polislerle uğraşılıyor. Gece yarısı kararnameleriyle yargıcın, savcının ve emniyet yetkililerinin görev yerleri değişiyor. Niye? Değiştirilenler ehliyetli değiller miydi? Eğer öyle idiyseler bu güne kadar niye o görevlerde tutuldular? Bunlar hep akla takılan sorular. İster istemez de insanda bazı kuşkular uyanıyor.
Biz bu yazıyı yazmak için bilgisayar başına oturduğumuzda iki Bakanın istifa haberleri geliyor. Kanaatimce gecikmiş ama onurlu bir davranış. Tamam kimse size şu anda suçlusunuz demiyor ve dememeli. Yüce adalet araştırır, inceler ve suçsuzluğunuz ortaya çıkarsa onurunuz daha da yücelir. Umuyor ve diliyorum ki, yeni yılda bu yolsuzluk olayları aydınlanır. Yargımıza ve emniyetimize güvenimiz sarsılmadan sonuçlanır. Tabii en mutluluk verecek olanı, suçsuzların bir an önce salıverilmeleri ve suçu olanların suçlarını çekmeleri.
2013’ün son günlerindeki en önemli olaylardan birisi de 2014 bütçesinin Meclis’ten geçmesi. Kırk yılı aşkın süredir bütçe görüşmelerini amatör olarak izlerim. Niye derseniz, merakımdan. Çok da bilgilenir, yeni bilgiler, devlet teamülleri öğrenirdim. 2014 bütçe görüşmeleri, hele de kapanışı çok sönük geçti. Rahmetli Ecevit, Türkeş, Özal ve Erbakan’lı Mecliste -Allah uzun ömür versin- Demirel’in bir kater evrakla kürsüye çıkışı, sorulan her soruya, atılan her lafa ince, kıvrak zekasıyla verdiği yanıtlar ne kadar hoştu. Bunlar herhalde tarihe düşülen notlar olsa gerek. Bir bütçe düşünün. Hükümet adına son konuşma yapılıyor. Akabinde oylanacak. Ama, Başbakan’ı ortalıkta yok. Olmaz tarafı neresi? Olur da şık olmaz. Başbakan çıkar. “Bütçemiz ülkemize milletimize hayırlı uğurlu olsun” der. İktidarıyla muhalefetiyle uzun ve yorucu bir maraton olan Bütçenin Meclise gelmesinde emeği olan herkese teşekkür eder. Ben profesyonel bir siyasetçi değilim ama, amatör bir izleyici olarak bunu hep böyle gördüm.
Kemal Kılıçdaroğlu, görüşmelerin yıldızıydı. Fazla tahrik edici olmadan bütçeyi eleştirdi. Muhalefet olarak yapması gereken de buydu zaten. Ama, ben diğer muhalefet partisinin, yani MHP ve Bahçeli’nin tavrını anlayamadım. Malum ifadeler var diye bütçe üzerinde konuşmamak. Neden konuşmuyorsunuz? Konuşun ve gümbür gümbür eleştirin. İnsanlar siz susunca olayı çok mu daha iyi anladılar?
Birkaç ay sonra yerel seçimler var. Yandaş televizyonlar sizi zaten vermiyor. Bari bütçe için konuşun da az da olsa insanlar görsün. Yoksa muhalefet güzel şey mi diyorsunuz?