Yeni yılda aklımız başımıza gelir mi dersiniz? Bu
fakirlikten, bu tembellikten, bu kafa ile maalesef umamıyorum.
Bu yazıyı bir hafta önce; yani 24.12.2000 günü
yazdım. Dışarı da çok güzel kar yağıyor. Dün yağan karla birlikte yerde bir
karış kar var. Evin penceresinin önündeyim, önümde kitaplarım, gazetelerim,
oruçlu olsam da, karnım aç ta olsa, oda sıcak, manzara şahane, çocuklar büyük
parkta kartopu oynuyor, kardan adam yapıyorlar.
Şeytan diyor ki; “İn aşağıya çocuklarla kartopu
oyna" Nerde… Çocukluğumu özledim yine; Ah bir geri gelse, gelmez, gelmez
“muhannet"…Gripten yeni kurtuldum. Üç gündür yatıyorum. Afyon ve
çevresinde kar kalınlığının, 60 cm'yi bulduğunu, Konya-Karaman yolunun
kapandığını, Bolu’da tek Şeritten zor yol verildiğini söylüyor, gösteriyor
televizyon.
Denizli DYP milletvekili yolda kalmış, bar, bar
bağırıyor; "Valiyi aradım yok, Karayolları greyderleri şimdi geliyorum
dedi, 6 saattir gelen giden yok. Devlet yok-Hükümet yok." "Günaydın
beyefendi, sabah şerifleriniz hayır olsun." Eşinle, çocuklarınla,
torununla donma tehlikesi geçirirken mi geldi aklına bunlar?
Bunları mecliste konuşsanız daha iyi olmaz mı idi? O
sıkıntıyı her kar yağdığında çekmiyor mu bu insanlar? Neden çalıştırmıyorsunuz
kamu görevlilerini? Ne hakla veriyorsunuz ek tatilleri? Falanca tatille,
falanca birleşti 8 gün tatil, bu sefer de nasıl kitabına uydurdular,kim verdi?
Nasıl verdi? 10 gün tatil. Zaten 2 gün de önceden başlamıştır bizim
maaşlılarımız tatile. 2-3 Gün de gelince uykuyu ancak açarlar, tatil
yorgunluğunu ancak atarlar,15 gün tatil sana.
Hani bir türkü var ya, “Günü güne eklerim, yar
yolunu beklerim" biz de tatili, tatile ekleriz bayramları bekleriz. Hep
yazılıyor, çiziliyor senenin yarısı tatille geçiyor diye, bir Allah'ın kulu
çıkıp şunu bir esasa bağlayalım demiyor.
Bu fakir milletten gönünü yüze yüze vergi al,
bununla tatil yap. Uçan kuştan, dağdaki çobandan vergi al bu parayla tatil yap,
Allah sonumuzu hayır etsin. Eskiden yurt içinde bir yerlere gidilirdi, şimdi
yeni bir moda; Tatilde hangi ülkedeydiniz? Aman ne güzel, ne güzel, dövizleri
devlet koyacak yer bulamıyor ya!
2.8 Milyar dolar, uluslararası para fonundan kredi
çıktı diye bayram et, yurt dışında tatil yap,10 gün ekonomiyi üretimi kilitle.
Ya okullar, talebeler zaten yarım yamalak yürüyen okullar, öğretmensiz boş
geçen derslere bir de ek tatil. Ne güzel eğitim ne güzel düşünce, trafik
kazaları da cabası.
Laf çok, (Üretim, döviz gibi) bunları adama tatilde
mi veriyorlar, soruyorum? Şu anlatmaya uğraştığım tembelliğin,
vurdumduymazlığın maliyeti, Türkiye’ye, kapı, kapı dolaşarak, aylarca uğraşarak
aldığımız 2.8 milyar dolardan fazlaya mal olmuştur inanın. Sayın bu memleketi
yönetenler, lafla peynir gemisi yürümüyor beyler. Bu beylerin yüzde doksanı,
ömürlerinde kabuklu cevizi kırıp ta,içini olsun çıkartarak üretime katkıda
bulundular mı acabaaa?
Bu kısmı Bayramın üçüncü günü yazıyorum, yukarda
yazdıklarımdan bir hafta sonra. Sayın Sezer, meclis başkanı İzgi, Başbakan
Ecevit, genelkurmay başkanı Kıvrıkoğlu ve parti genel başkanları hepsi bayram
mesajlarında birlik beraberlik diyorlar. Çok güzel, çok alaa, hiç kimse “ böyle
tatil olmaz, bir gün çalış bir gün yat, böyle milli gelir yükselmez” demiyor.
Parti genel başkanları böyle, halk böyle, ya
camiiler; Bayram namazına gidiyoruz Müftü bey halkın 10 dakikasını yiyor.
Namazı kılıyoruz, cami buz gibi. Küçük bir çocuk yanımda, babasına döndü
"Bir daha gelmem camiye" diyor. İmam efendi namazdan sonra vaaza
başlıyor uzat efendim uzat. Vaazın sonundaki cümleye bak! "Hiç ölmeyecek
gibi ahrete çalışacağız" diyor gerisini ve doğruyu söylemiyor. Kimsenin
çalışmayı düşündüğü yok sonra fukaralıktan şikayet, şikayet.
Bizi etrafımızdaki iç ve dış düşmanlar geri koymanın
yolunu öyle güzel bulmuşlar ki. Meclise her hafta bir boş gündem getir, meclise
her hafta tatil yaptır, olay çıkart, günün harbi bunlar oldu. Biz de bu
tuzaklara tıpış, tıpış düşüyoruz. Tabii böyle olunca da milli gelirimiz dünya
devletlerinin ortalamasına bakınca acınacak halde kalıyor. Kıbrıs’ı da kendimize dönderdik, bizde milli gelir 2 bin
dolar, Rumlarda 20 bin dolar. Bu nasıl oluyor, bir yerde bir şeyler aksak, uyanalım
demiyoruz.
Bir de mantıklı iş yapan kalmadı. Her gün de
azalıyor. Yere tükürmenin cezası 415 milyon olmuş. Asgari ücret artmış, eline
115 milyon TL net geçecekmiş böyle mantıksız işler yapınca,o kanunlar da
kâğıtta kalıyor,kimse de tatbik edemiyor. Bu kanunu çıkaranlar hiç kıstas yapmazlar
mı bilmem ki. Şunu on milyon yap, sonra da tatbik et. Siz yere tükürdü diye
birine ceza yazıldığını gördünüz mü? Ben görmedim, bu kanun belki de 30-40
senedir var, sonra da yolları tükürük hokkası gibi kullan.
Hani şu meşhur, yarım kilo baklava çalan çocuğa 9
sene gün verilmesi var ya, sana bir kıstas çıktı, Bankayı boşalt 9 ay yatma falan diye. Şimdi kanun,
kanun da, bu cezaları veren mahkeme nasıl veriyor? Bu kardeşlerimiz, hiç mi
bunları verirken "Yahu bu olacak iş değil" deyip bu işleri asgariye indirmiyorlar,
bu cezalarda hiç mi inisiyatifini kullanamıyorlar?
Acayip, acayip işler, nasıl çıkacağız bu işlerin
içinden? Allah sonumuzu hayır etsin. Geçmiş bayramınız ve yeni yılınız kutlu
olsun. Mutlu olun inşallah.
Saygı ve sevgilerimle.