Yer çekimi kaşifi “Newton’dan” gezegenlerin hakimi “Kopernik’e” Matematiğin prensi “Ömer Hayyam”dan, suyun gizli gücünü ortaya çıkaran “Arşimet’e”, tıbbın babası Hipokrat’tan kuduzun belalısı “Pasteur”e varıncaya dek, onlarca bilim adamı, yerkürenin dört bir yanında günümüz dünyasının bilimsel çatısını örmek için dinmek bilmez bir iştahla çalıştı. Kâh atomları, kâh gezegenleri, bazen mikropları bazen de sayıları konuşturdular, tarihi değiştirdiler…

HİPOKRAT ( M.Ö 460-377)

Yirmi asır boyunca tıbbı tekeline aldı; yemini ile doktorların vicdanı oldu.

Ne tür bir insanın hasta olduğunu bilmektense, insanın ne tür bir hastalığı olduğunu bilmek daha önemlidir. (Hipokrat)

Kim derdi ki, Milattan önce 460 yılında İstanköy’de (Kos adası) doğan Hipokrat’ın adı ölümünden binlerce yıl sonra bile, dünyanın dört bir yanında doktorların mesleğe bağlılıklarını gösteren yemin ile birlikte kulaklarda çınlayacak. Babası da bir hekim olan Hipokrat Taşoz (Güney Trakya), Larissa

(Çanakkale Ezine civarında) ve Kyzikos’ta (Balıkesir Erdek civarı) baba mesleğini devam ettirmiş ve bir süre sonra İstanköy’e dönerek, ölene kadar burada hekimlik yapmıştır.

Hipokrat’ın iki oğlu Thessalus ve Draco ve damadı Ploybus da onun izinden giderek hekimlik yaptı. Hipokrat tıbbı hurafelerden ayıklamaya çalıştı.

Hastalıkların tanrıların gazabından ziyade, insanların içinde yaşadıkları çevre şartlarının ve yaşam tarzından kaynaklanan alışkanlıkların bir sonucu olduğunu savundu. Hipokrat tıbbı, yüksek standarttaki profesyonelliğiyle dikkat çekiyordu. Ünlü tıp bilgini, külliyatında doktorlara sürekli olarak temiz, düzenli, dürüst, soğukkanlı, anlayışlı ve ciddi olmalarını öğütlüyor; hasta kayıtlarının ve ateş, çarpıntı, ağrı ve sızı gibi semptomlarla ilgili bulguların düzenli ve anlaşılır bir şekilde tutulmasını salık veriyordu.

Hastaların kendileriyle ilgili gözlemlerin yanında aile bireyleri ve yaşadıkları çevre ile ilgili gözlemlerin de tedavi sürecinin bir parçası olduğuna dikkat çeken Hipokrat, hiç şüphe yok ki klinik tedavinin mimarı olarak anılmayı hak ediyordu. Hipokrat yaklaşık 2500 yıl önce tıbbın kendine has bir sanat olduğuna inandığı için, bu sanatı icra edecek olanları hukuken olmasa da ahlaki açıdan birleştirecek bir metin etrafında bir araya getirmek istemişti.

Son zamanlarda güçlenen bir görüşe göre ise, kendi adı ile anılan “Hipokrat Yemini” öğrencilerinden birinin kaleminden çıkmıştı.  

Yakın dostu Soranus’un naklettiğine göre tıp fikrinin yeşermesi açısından elverişli bir ortamda yetişen Hipokrat, Trakyalı fizikçi Herodikus’tan ders almıştı. Hipokrat’ın İstanköy’de 80,90 yaşlarında öldüğü, yine bazı Yunan kaynaklarına göre de yüz yaşını devirdiği rivayet edilir.

Kaç yaşına kadar yaşamış olursa olsun, şu bir gerçek ki; Hipokrat, yaptıkları

ile tarihe “TIBBIN BABASI” olarak ismini yazdırmıştır.

HAYATIN İÇİNDEN 

1-Önemli olan sözler değil, davranışlardır. Sevdiğini söyleyen değil, gösteren birine inanın. (Erich From)

2-Niyetini düzeltirsen işin, işini düzeltirsen ahlakın, ahlakını düzeltirsen gittiğin yol, gittiğin yolu düzeltirsen dünyan değişir.

3-Suçlar attıkça utanma duygusu azalır. (Sciller)

4-Ey Muhammet, getirdiğin dini öylesine bozdular ki, artık sen bile görsen tanıyamazsın. (Ali Şeriati)

5-Cennete gitmek isteyen insanların cehenneme çevirdiği bir dünyada yaşıyoruz.

6-Bedenim benim seçmediğim iki yabancının birleşmesiyle oluştu. (Aragon)

7-Gandi, “Çanakkale savaşları sonrasında Mustafa Kemal İngilizleri yenmeden önce biz İngilizleri Tanrı zannederdik” demiş. 

8-Zaman istedim Tanrı’dan “Al” dedi,  / Yapacak işlerim var dedim” Kal” dedi,

Zaman hızlı ben yavaş, anlaşamadık, / Tanrı kızdı” Söylenme, hoşcakal” dedi.

(Mehmet Özata)

1 Mayıs 2024