Küçük esnafın sıkıntılı günler yaşadığı, bin bir zorlukla mesleğini sürdürmeye çalıştığı bir dönemde yaşıyoruz. Gelecek günler; bu günleri aratır mı onu bilemiyorum. Çok küçük yaşlarda çırak olarak başladıkları mesleklerinden bir türlü kopamıyorlar. Sohbet koyulaştıkça anlıyorum ki genelde ustaları, babaları ya da çok yakın akrabaları!

Makineleşmenin sonucunda birçok meslek yok oldu. Kalan mesleklerde ise ustalarımız oldukça zor koşullarda ayakta durmaya çalışıyorlar. Para kazanamıyorlar, mesleklerini öğretecekleri çırak bulamıyorlar.  Osmancık’ta saraçlık yapan Kadir ustamın deyimiyle “çıraklar bakkallarda satılmıyor ki gidip satın alasın”.

Bırakın bakkalları; bakkal amcalar da unutuldu, onlar da son dönemlerini yaşıyor.  Çıraklar, artık marketlerde, hatta alışveriş merkezlerinde bile bulunmuyor!  Belki birileri çıkıp yurtdışından getirirse ona bir şey diyemem. Büyüklerimizin deyimiyle “olmaz, olmaz demeyin; olmaz olmazmış!”

Bir zamanlar milyon şoplar vardı. Dilediğin ürünü satın alıyorsun, karşılığında bir milyon(bir) lira veriyorsun.  İnsanlar bu ürünleri satın alabilmek için birbirleriyle yarışıyordu. İşine ne yarar yaramaz kimse böylesine gereksiz ayrıntıları düşünmüyordu. Ürünler gerçekten kalitesizdi. Satılan ürünleri bir kez bile kullanılmadan çöpe atılıyordu.

O günlerde gazetelerde bir haber yer aldı. Habere göre Çin’den satın alınan ürünler birkaç el değiştirdikten sonra toptancılarda üçyüz ellibine (otuzbeş kuruşa)satılıyor. Vatandaşlar, yani bizler ucuz diye o ürünleri bir liradan satın alıyormuşuz!

İskilip’te fotoğraf çekimlerini sürdürüyoruz.  Bu hafta Zobar ustanın yanındayım. Yaptığımız çalışma hakkında bilgi verdikten sonra fotoğraf çekimi için izin istiyorum. Soğuk kış günlerinde sıcak bir ortamla karşılanmam, çay molasında sohbete başlamak beni sevindiriyor.

  Öncelikle ‘Zobar’ın anlamını soruyorum. Dedesinin takma adı (lakabı) olduğunu söylüyor.  İri yarı, gürbüz anlamına geliyormuş.  Soyadlarının “Kumkayır” olduğunu; ancak bu soyadı ile İskilip’te kimsenin onları tanımadığını, sadece resmi işlemlerde soyadlarını kullandıklarını ifade ediyor.

Mustafa ustamız, dede mesleğini sürdürüyor. Kendi çocuklarıyla birlikte çalışmanın gururunu bizlerle paylaşıyor.

Dört kuşak boyunca aynı mesleği sürdürmek; yıllarca çalışıp, edindiği bilgileri sonraki kuşaklara aktarabilmek, kendi çocuklarına mesleğini sevdirebilmek övgüye değer bir davranış olmalı.

Mustafa ustamız, beş yaşında babasının yanında çırak olarak işe başlamış. O yıllarda körük çekermiş. Büyüdükçe mesleğinin püf noktalarını öğrenmeye başlamış.  Zaman içerisinde değişen koşullara göre kendini yenilemiş.  Çocuklarının dışında mesleğini öğretecek kimseyi bulamamış.  Derdine çare bulabilmek için işyerini Çorum’a taşımayı bile düşünmüş.

Çin malları işlerini olumsuz yönde etkilemiş.  Rekabete giremedikleri bazı ürünlerin üretimleri durdurmak zorunda kalmışlar. Genelde ahşap işlemekte kullanılan iskarpile, ispartula üretmiyorlar.  Kerpeten ve çekiç yapmaktan vazgeçmişler.

Kuşaktan kuşağa aktarılan mesleki bilgiler, işçiliğe gösterilen özen; kısacası esnaflık anlayışı ile mesleklerini bu güne kadar sürdürmüşler. Piyasaya sundukları Zobar markalı ürünler tüketiciler tarafından tercih edilince başka şehirlerde bazı demirciler onların ürünlerinin taklitlerini piyasaya sunmuşlar. Müşterilerden gelen şikayetlere çözüm bulmak için patent almışlar.

Ürünlerine o kadar çok güveniyorlar ki piyasaya sundukları ürünlerden her hangi biri kırılırsa, bozuk çıkarsa ücretsiz olarak yenisiyle değiştirme garantisi veriyorlar. Kendi deyimleri ile kaliteli malzemeyi titiz işçilikle işleyip ürünlerini piyasaya sunuyorlar.

Ülkemiz genelinde tanınan bazı firmalar, kendi adlarını taşıyan fason üretim için kendilerinden istekte bulunmuşlar.  Anladığım kadarıyla Zobar adını taşımayan ürünleri üretmek istemiyorlar.

Teknolojinin gelişimiyle birlikte bazı ürünlerin satışı durmuş. Artık kapı tokmağı, çançan (kadınların kullandığı kapı tokmağı, günümüzde kullanılan kapı zili) menteşe, dövme çiviler, gullepler üretmiyorlar.

Bu ürünlerden istek gelirse yapılıyormuş.  Günümüzde birçok ürün, sadece süs eşyası yapılmak için satın alınır olmuş. Fotoğrafını çektiğim kapı örneği üzerinde açıklamalar da bulunuyor. Öğrendiğim kadarıyla İskilip’te kapı konusunda yoğun bir çalışma var. Kaymakamlık, tanıtım amacıyla süs eşyası olarak bir kapı tasarımı yaptırmış.  Ayrıntılarını bilmiyorum, ancak İskilip’te kullanılan kapıların güzelliğini gelecek kuşaklara aktarabilmek için çalışmalar sürdürülüyor.

Dileklerini, gelecekten beklentilerini soruyorum.  Gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için kullandıkları makineleri yenilemek istiyorlar. Kaliteden ödün vermeden mesleklerini gelecek kuşaklara aktarabilmek için yenilik yapmaları gerekiyor.  Küçük esnaf olarak gerekli desteği bulabilirlerse kullandıkları makineleri hurdaya ayıracaklar. Artan rekabet ortamında bende varım diyebilmek için teşvik olarak nitelenen destekten yararlanmak istiyorlar.

Tekrar görüşmek dileğiyle atölyeden ayrıldım.