İstanbul Büyükçekmece Hasan Akgün İlkokulu’nda öğretmen olan kızım Nilüfer ve okulundaki öğretmen arkadaşlarının iki günlük Yunanistan gezisine ben de katıldım. Bu geziye katılan üç beş çocukla birlikte toplam 42 kişiydik. Gezide bayan arkadaşlarımız çoğunluktaydı. Aklımda kalanlar Filiz, Emine Esra, Duygu, Seher, Saniye, Aytül, Aynur, hanımlarla; Orhan, Hamdi, Ali ve Murat beylerdi. Adlarını anımsayamadıklarım bağışlasınlar beni.

Turda otobüs içinde çekilmiş bir resim. Önde sol yanda gözlüklü, sakallı kırmızılı genç rehberimiz Mario.

Noktatur Seyahat Şirketi’nin gezi otobüslerinden birisiyle 5 Mayıs 2017 gecesi saat 23.30’da Büyükçekmece’den hareket ettik. Neşeli ve güzel bir ortamda başlayan yolculuğumuzun rehberi Mario, otobüs sürücümüz Alaattin Beydi. Rehber Mario, Türkçeye egemen esprili, birikimli bir gençti. Yolculuğumuz ve gezimiz süresince bizlere, uğradığımız yerler konusunda tarihsel, kültürel, turistik anlamda doyurucu, aydınlatıcı öz bilgiler sunacaktı.

Silivri, Tekirdağ, Keşan, Malkara üzerinden 6 Mayıs 2017 gecesi saat 02.30 da İpsala Gümrük Sınır Kapısına vardık. Önümüzdeki araç kuyruğunda bir saat bekledik. Sonunda sıramız geldi. Otobüsten inip pasaport denetimi için tek tek sıraya girip, gişedeki görevliye pasaportlarımızı verdik. Ardından otobüsümüzdeki yerlerimizi aldık. Rehberimiz Mario yurtdışına çıkış damgalı pasaportlarımızı getirip verdikten sonra yeniden hareket ettik.

Kavala’da ilk dinlenme tesisinin önünde kızım Nilüfer’le

Türkiye’yle Yunanistan arasındaki sınır, Meriç Nehri’ydi. Ardından Yunanistan Gümrük sınır kapısındaki görevlinin de pasaport denetiminden geçtikten sonra Evros Bölgesi’nden Yunanistan topraklarına girdik.

Ortalık aydınlanırken yeşille sarmaş dolaş bir doğayla karşılaşmanın, şaşkınlığını ve güzelliğini yaşadık. Bakmaya doyamıyorduk. Yunanistan toprakları dağları, ovaları, köyleri kasabalarıyla yeşilin her tonunun doğaya egemen olduğu, bir güzelliği yansıtıyordu.

Dedeağaç ve Gümülcine’den sonra bir dinlenme merkezinde kısa süreli bir soluklanma, alışveriş ve çevre seyrinden sonra yeniden hareket ettik. Ormanları, zeytinlikleriyle yeşili kuşanmış dağlar… Yeşilin her tonunun boş bir alan bırakmamacasına uçsuz bucaksız vadilere dümdüz ovalara yayılması… Köyler, kasabalar ve kentler de yeşilin her tonuyla donanmıştı.

Geziye katılanlar toplu halde

Yeşil alanlardaki ağaçlandırmanın çoğunun, özel dikimle oluşturulduğu bir sırada olmalarından anlaşılıyordu Yunanistan’ın, doğasını gerçek anlamda koruduğu gibi, geliştirmek için de büyük çaba harcadığı, yapay olarak yetiştirdiği, bu ormanlarından ve zeytinliklerinden anlaşılıyordu.

Rehberimiz Mario, Yunanistan topraklarındaki ağaçların üçte birisinin zeytin ağaçlarından oluştuğunu, zeytinyağının da ülke ekonomisinde önemli bir yer tuttuğunu belirtiyordu.

(SÜRECEK)