Bir gün yaşlı bir münzeviye sorarlar: "Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?"
Münzevi cevap verir: "Yapacak çok işim var.

İki şahin eğitmem gerekiyor. Ve iki kartal. İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek."
"Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz!" "Neredeler?"
Münzevi cevap verir: "Onlar içimizde yaşayan hayvanlar."
"İki şahin gördükleri her şeye saldırıyor. İyi-kötü, faydalı-zararlı. Onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim gözlerim."
"İki kartal dokundukları her şeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyor. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim ellerim."
"Tavşanlar her zaman kaçar, korkar ve saklanır. Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil. Çünkü, onlar benim ayaklarım."
"En zor kısmı yılanı izlemek. Sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da, her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır. Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım. Çünkü, yılan benim dilim."
"Eşek herkesin bildiği gibi çok inatçı, sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim. Çünkü, bu benim vücudum."
"Ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir aslanı evcilleştirmek istiyorum. Gururlu, kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim egom." "Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var" (İnternetten alıntı)
Evet gerçekten yapacak çok işimiz var.

Kişisel gelişim uzmanı Mümin Sekman “Hayat Bilgesi “ adlı kitabında şöyle diyor:

“Ne ilginç bir oyun şu hayat! Tek bir yaşama hakkınız var. Kuralları oynarken öğreniyorsunuz. Zaman hızla akıyor. Başa çıkmak kolay değil. Sağ çıkmak ise imkânsız! Hepimiz büyük bir sorunun peşindeyiz. Şu hayatı en iyi şekilde nasıl yaşamalı?

Cevabı bazılarımız içte arıyor, bazılarımız işte. Kadere teslim olan da var, konrolu sıkı tutan da. Ancak çoğumuzun bildiği yaşadığına yetmiyor.

Belki de çözüm, dünya sınıfının en çalışkan çocuklarının sınav kağıdına bir göz atmak.

Bizler küçük bir hayatla başa çıkmaya çalışırken, dünyanın zirvesindekiler o büyük hayatları nasıl yönetiyor? Onların bildiği bizim bilmediğimiz neler olabilir?”

Ben bu konuda Baaddin’in çok sevdiğim esprilerine güveniyorum.

BAADDİN FIKRALARI

1-Ne olur yani bu sene de insanlık moda olsun.

2-Şeytan oğluna eşyaları tanıtıyordu. Şunlar dağlar, şunlar denizler, şunlar karalar, şunlar ağaçlar derken, insan gördüler. “Bu ne dedi çocuk?” Şeytan, “O insan ondan uzak dur, onlar her haltı yerler, bizim üstümüze atarlar” dedi.

3-Hak kulundan intikamını yine kul eliyle alır. Bilmeyen ilm-i ledünni (İlâhi sırlar ilmi) anı kul yaptı sanır.

4-Torun dedesine soruyor, “Evlilik nasıl dede?” “İyidir evladım, dert ortağın olur”

“İyi ama benim derdim yok ki dede!” “Evlenince o da olur evladım!”

5-Din kitaplarını okuyup anlayana “Ateist”, okuyup anlamayana “dindar” denir.

6-Ne padişah kulu, ne de Arap ümmeti, yaşasın hür ve bağımsız Türk milleti…

7- “Efendiler ve ey ulus biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti Şeyhler, dervişler ve müritler ülkesi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır. ( Atatürk )

8-Pencereden baktığınızda güneşini esirgemiyorsa gökyüzü sizden, birileri yaşadığınız günlerin bedelini ödediği içindir. (Sabahattin Ali)

9-Bir insan konfor alanının dışına çıkmıyorsa yaşlıdır. Diğer ifadeyle yeni şeyler öğrenmiyorsa, artık şaşırmıyorsa ve artık çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa yaşlıdır.

Merak etmiyorsa, keşfetmiyorsa yaşlıdır.

10-İki şeyin sonu yoktur. Biri isteklerdir, insanı perişan eder. Diğeri öğrenmektir, insanı adam eder.

11-Cahil ile dost olma! İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez üzülürsün. Saygısızla dost olma! Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez, üzülürsün. (Şeyh Edebali)

12-Ben de sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam,

Yersiz, yurtsuz cevher benim, hiçbir mekâna sığmazam. (Seyit Nesimi)

29 Temmuz 2020