Dün parkta 75’lik delikanlı Udi Bilsay Kadıoğlu ile yürüyüş yaparken (ben de 71 yaşındayım) sözlerini Recaizâde Mahmut Ekrem’in yazdığı Udi Hasan’ın Isfahan makamında bestelediği çok sevdiğim şu güzel şarkıyı okuduk.
Sen de mi hâlâ esiri zülf-i yar olmaktasın, (Zülüf = saç)
Uslan ey dil uslan artık ihtiyar olmaktasın, (Dil=Gönül)
Bilmiyorsun kendini zâr-ü nizar olmaktasın, (Zâr-ü nizar=Ağlamak, inlemek)
Uslan ey dil uslan artık ihtiyar olmaktasın..
Şarkıyı duyan dostlar,” hocam sabah sabah enseyi karartmayın. Sizler hayat dolu iki ihtiyar delikanlısınız” diyerek bizleri teselli ettiler.
Çok şükür genetik (anne, babadan gelen) bir problemim olmadığı için sağlık sorunu yaşamadım. Çocukluğumdan beri spor yaparak sağlıklı yaşlanmaya çalıştım. Hayatımın kısa öyküsü şu dörtlüğümde gizlidir.
Hayatı geç kavradım, olanı kader sandım,
Olmayanla savaştım, tekâmülde zorlandım,
Kader alında değil, akılda şifrelenmiş,
Ömrüm hazana erdi yaşadıkça anladım…(Mehmet Özata)
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu diyor ki;
“Yaşlanmak kaçınılmaz bir süreçdir. Zamanı gelince hepimiz yaşlanacağız. Yaşlılık daha az uyku, daha çok ağrı ve daha derin bir yorgunluk halidir. Sıra bir başka yaşlılık sorununa “bellek kaybına” geldi mi nedense paniğe kapılıyoruz. Beden ve ruh birlikte yaşlanır. Kalbiniz 70 yaşındayken cildiniz 30 yaşınızdaki canlılığı muhafaza edemez. Her hücre, doku ve organınız gibi beyniniz, sinir sisteminiz ve onun muhteşem güçlerinden biri olan hafızanız da yaşlanmadan payını alır.
Her insan yaşlandıkça isimleri ya da sözcükleri hatırlamakta zorlanır. Yaşa bağlı olarak bellek zayıflaması normaldir. Her bellek sorunu hastalık anlamına gelmez.
Beynimizde yaklaşık yüz milyar nöron (sinir hücresine verilen addır) vardır. Bunların çok azı ölür ama hemen tamamına yakını küçülür ve fonksiyon kaybına sebep olur. İlerleyen yaşla beraber zihinsel işlevlerin yavaşlaması bu küçülmeden kaynaklanır.
Yaşımız ilerledikçe beyin hücreleri arasında iletişim de bozulmaya başladığından bellek kaybı yaşanır, isimleri ve olayları unuturuz.”
Doktorlar hayat kalitemizin devamı için biz yaşlılara şu tavsiyelerde bulunuyorlar.
1. Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın. Yaş, kilo, boy...
2. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Hayatı sevdiğiniz insanlarla paylaşmaya çalışın. Suratsız, negatif insanlardan uzak durun.
3. Öğrenmeyi sürdürün. Bol bol kitap okuyun, müzik dinleyin. El işleri, bilgisayar, bahçecilik. Beyniniz atıl kalmasın. Atıl kafa iblisin tezgahıdır.
İblisin adı da, Alzheimer'dir.
4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın.
5. Sık sık, uzun uzun ve var gücünüzle gülün.
6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.
7. Çevrenizi sevdiklerinizle doldurun. Aileniz, kedi, köpek, kuş, balık, müzik, bitkiler... Ne olursa. Eviniz, sığınağınız olsun! Tadını çıkarın!...
8. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse, üstüne titreyin. Bozuksa, düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız, yardım isteyin.
9. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, ülkenizi ve yabancı ülkeleri dolaşın. Ama sakın suçluluk ve pişmanlık duygusuna kapılmayın.
10. Sevdiğiniz insanlara, onları sevdiğinizi söyleyin.
Ne zaman karşısında dursam aydınlık aynaların, çıktığını görürüm karşıma yaşlı bir yabancının...(Japon Hitamara)
1 TEMMUZ 2015/ MEHMET ÖZATA