Kişi, profesör… Kişi, aynı zamanda bir üniversitede dekan…

Kişi, Prof. Dr. Bu kişi de aynı zamanda bir başka üniversitede rektör…

Bakıyoruz AKP döneminde TV ekranlarında, Sayın Erdoğan savunucusu bir çok bilim adamının, Saray’daki lebalep danışmanlardan daha ön cephede yer alan profesörlerin “dalkavukluk” seviyesinde savunmalar yaptıklarına tanık oluyoruz.

Bilim adamı, doğruların yanında yer alır…

Bu mesleği seçenler araştırmaları, makaleleri ve kitaplarıyla tanınır ve bilim dünyasında kendilerini gösterirler.

Eğer siyaset yapacaklarsa, tercihlerini o yönde kullanır ve politikaya soyunurlar.

Ama hem bir siyasi parti tarafından rektör veya bir üniversiteye dekan olarak atanacaksın, hem de seni kollayan bu iktidarı sabahtan akşama kadar öveceksin.

Ya Üniversiteyi yönetmek zorundasın, bu senin asli görevin.

Ya siyaset yapacaksın, o zaman da koltuğunu terk edeceksin.

Aksi halde adama sorarlar:

“Hem yönetici, hem hoca, hem araştırmacı. Hem araştırdığını yazan…

Ve hem de iktidara methiyeler düzen biri nasıl olunur?”

Galiba “fazla” yüksek olsa gerek bu gibi hocaların TV ekranlarında tökezlediklerine çok tanık olmaya başladık.

Bunlardan en sonuncusu Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ferman, EKOTÜRK televizyonunda katıldığı canlı yayında enflasyonu engelli çocuklara benzeterek, "Ailenin özürlü çocuğu gibi idare ediyoruz... Herkes bir şekilde yararlanıyor ondan" demiş.

Ve de şöyle devam etmiş:

"Çok şikayet ediyoruz, ‘geceleri bağırıp çağırıyor, huzur bırakmadı, komşularla tartışıyoruz’ diyoruz ama aslında çocukcağız hayatımızın bir parçası. Onun sayesinde özellikli yerlere girebiliyoruz, indirimli kartı alıyoruz, çocuk parası alıyoruz, hak etmediğimiz şeylere ulaşıyoruz. Enflasyon böyle bir şey, enflasyonun suç ortağıyız"

Ferman'ın sözleri haklı olarak sosyal medyada tepkilere neden oldu.

Tepki çeken benzetmesine gelen tepkilerin ardından Prof. Murat Ferman özür diliyor.

"Özel gereksinimli evlatlarımızın ailelerini rencide edebilecek bu ifadelerimden sonra pişmanlık ve samimiyetle özürlerimi talep ediyorum"

Türkiye’nin bilimsel enflasyon gerçeğini görmezden gel.

Fakir-fukara halkın yaşadığı güçlüklerini pas geç.

Yangına dönen hayat pahalılığını hiçe say.

Ve de hiçbir bilimsel izahı olmayan şu andaki enflasyonu “İktidarın başarısı” imiş gibi akıl dışı bir örnekle anlatmaya kalkış.

Pes yani…

Ne demişler?

Balık her zaman önüne gelen yemi görürmüş.

Gözü iğneyi hiç görmezmiş…

Bu kadar yani…