Kuraklık etkisini göstermeye başladı. Çayımızı kahvemizi yudumlarken Afrikalı yoksul insanların suya ulaşabilmek için gösterdikleri çabaları izledik. Musluklardan sular akmadığında, depolardaki su tükendiğinde sıkıntı yaşadık. Bir gün televizyonlarda gördüklerimizi yaşabileceğimiz aklımıza bile gelmiyor. Mirasyedilerin para harcamaları gibi su tüketmeye devam ediyoruz.

Ülkemizin birçok yöresinde yaşanan kuraklık tarım arazilerini vurdu. Ekimi yapılan alanların yarısında hasat yapılamadı. Elde edilen ürünler masrafları karşılamıyor. Kuraklığın devam etmesi, maliyetlerin artması nedeniyle gelecek yıllarda tarlalara tarım ürünleri ekilemeyecek.

Dünyada yaşayan canlılardan sadece insanlar doğayı yok etmek için elinden geleni yapıyor. Yaşadığımız çevre, içtiğimiz su, aldığımız nefes kirletildi. Sonuçta nehirlerde akarsu yerine sanayi ve evsel atıklar akıyor. Rahmet olarak bilinen yağmurlarla kirlettiğimiz havada bulunan fosil yakıtlar nedeniyle asit yağıyor. Musluklardan su aktığına göre gerisi önemli değil. Marketlerde içeceğimiz su yok pahasına satılıyor!

İlkbahar aylarında yaşanan kuraklık öncelikle tarımsal alanları vurdu. Geçtiğimiz yıllarda çözümler bulunabiliyordu. Üretim yetersiz, fiyatlar pahalı olursa, tüketici zor durumda kalmasın diye yurtdışından ucuz gıda ürünleri satın alınabiliyordu. Korona salgını nedeniyle birçok ülke temel gıda maddelerini satmak yerine gelecek yıllar için depolarda bekletme kararı aldı. Kuraklık gelecek yıllarda devam ederse yeterli miktarda gıda ürünleri üretilemeyecek. Yer altı su kaynakları kullanılacak. Devasa büyüklükte obruklar oluşacak.

Ülkeler yeni savaşlar çıkarabilmek için SU’dan bahaneler bulacak! Su kaynaklarına sahip olmak isteyenler savaşlar çıkaracak. Güçlü ülkeler su sıkıntısı çekmeyecek. Tarımda sanayide üretim yapabilecek. Bir tarafta aşırı su ve gıda tüketimi yaşanırken diğer tarafta açlıktan susuzluktan insanlar ölecek.

Yaz aylarında aynı kuraklık devam ederse musluklardan su akmayabilir. Biz, bize benzediğimize göre çözüm aramak yerine belediye başkanı hangi partiden seçilmişse onu konuşuruz. Birileri çıkıp savunacak. Diğerleri küfür edecek.

Çözüm yolları yok değil. Her konuda her şeyi bilen; her işi yapanlar yerine sadece bir konuda yeterli bilgiye sahip olanlar söz sahibi olursa sorun çözülür.

Yine herkes bildiğini yaparsa açlıktan susuzluktan ölümler artacak. Savaşın hangi bölgede çıkacağını, hangi ülkelerde insanların öldürüleceğini bilmek için falcıya gitmeye gerek yok.