1 Ocak’ta TRT Haber televizyonundan yayınlanan Viyana Filarmoni Orkestrasının “Yeni Yıl” konserini nefesimi tutarak izledim.
Dünyaca ünlü Hint’li Orkestra şefi Zubin Mehta’nın yönettiği konser tek kelimeyle muhteşemdi. Klasik müzik hayranı dostlarımdan Alaeddin Yörük, Selim Çatal, Mustafa Yağan, Muammer Okutan, Teoman Arcak ve Sadettin İmrek’i telefonla arayarak konseri haber verdim.
Tek olumsuzluk, konser süresince alttan bant yazıyla güncel haberlerin geçmesiydi. Musikinin ahenginden ve estetiğinden bihaber koskoca Devlet televizyonu yetkilileri bant haberlerin müzikseverlerin dikkatini dağıtacağını düşünemediler.
Ben dizlerimin üstünde laptop’mun (diz üstü bilgisayar) kapağıyla bant yazıları kapatarak konseri izlemek zorunda kaldım.
Fikret Karahan Sevgi Topluluğundan arkadaşım Alaeddin Yörük,“Hocam ben1995-1998 yılları arasında Viyana Büyükelçiliğimizde görevli iken bu orkestrada bir tek kadın müzisyen yoktu. Orkestra kurulduğundan beri politika bu imiş.
Ben Viyana'dan döndükten sonra kadın hakları savunucusu sivil örgütleri orkestraya karşı savaş açmışlar ve sonunda orkestra yönetimi boyun eğmek zorunda kalmış. Bugün izlediğin programdaki hanım sanatçılar böylece orkestraya seçilmişler.”
Müziğin dili yoktur sevgili okurlar. Amir Ateş hocamın söylediği gibi;
Musiki denilen nutk-u ilâhi, / Engin bir denizdir namütenâhi…
(İlâhi nutuk olarak yorumlanan musiki, engin bir sonsuzluk âlemidir.)
Musiki ruhları yüceltir, gönüllere ferahlık verir. Musiki icra eden ve musiki seven insanlar kemâle ermiş güzel insanlardır. Müzik dinlemek hayatımızın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bilim adamlarının araştırmalarına göre, vücudumuzdaki hücrelerin her birinin belli bir ahengi vardır. Ve bu ahenk bozulması ile bir çok hastalık belirtisine yol açabileceğini belirterek, bir felç hastasının müzik tedavisi ile iyileştirildiği görülmüştür.
Geçen Cuma sabahı arkadaşım udi Bilsay Kadıoğlu ile beraber spor yaparken Rast şarkılar söyledik.
Sözleri İbrahim Akçam’a, bestesi Şerif İçli’ye ait;
Cevr olur imkân-ı vuslat vermeyen imaların,
Zulm olur artık bu güna naz-ı istignaların,
Gün gelir elbet elden gider baharı hüsnünün,
Hangisi kalmış cihanda dem süren leyla’ların…
Ardından, sözleri Ahmet Rasim’e, bestesi Tatyos Efendi’ye ait;
Bir gönlüme bir hâl-i perişanıma baktım,
Zalim seni yâd eyleye, ah eyleye çaktım…
Sen yoksun, o yok ben yalnız çıldıracaktım,
Zalim seni yâd eyleye, ah eyleye çaktım… şarkısını geçtik.
Bu sabah ses sanatçısı Ayla Gürses hanımefendinin ölümünü duyunca çok üzüldüm. Sözleri ve bestesi rahmetli kocası Yıldırım Gürses’e ait şu güzel Rast şarkıyla Ayla hanımın ve Yıldırım Gürses’in ruhlarına Fatiha yolluyorum.
İçime hep hüzün doluyor, / Yine sensiz sabah oluyor,
Geçiyor günler, ömür doluyor, / Yine sensiz sabah oluyor…
Diyorlar ki, “hocam ağustos böceği gibi şakıyıp duruyorsun”. Doğrudur.
“Bakıp ahvali perişanıma ar ediyorum, ne yâri, ne de diyarı terk ediyorum!”
Hikmetle, felsefeyle kaynaşırız bu âlemde,
Kainâtta Sema’yla anlaşırız bu âlemde,
Gönül gözü kapalı ademlerle yoktur işimiz,
Aşkla, meşkle müzikle çağrışırız bu âlemde…(Mehmet Özata)
7 Ocak 2015