Tam 46 yıl önce bir Hıdırellez gününün ilk saatlerinde, yani 6 Mayıs'ta idam sehpasına çıkarılmıştı Deniz, Yusuf ve Hüseyin.

Aslında idam edilen yalnız bu üç genç değildi...

-İdam edilen, o kuşağın yükselen toplumcu rüzgârı idi.

-Ve idam edilen, o gençliğin damarlarında kabaran milli heyecan idi.

Çünkü onlar:

-'Tam Bağımsızlık" demişti...

-"Bağımsız Türkiye" demişti...

-"Emperyalizme Hayır" demişti...

Çünkü onlar:

-"6'ncı Filo Defol" demişti...

-"NATO'ya Hayır" demişti...

-"Amerikan Üslerine Hayır" demişti...

Ve onlar:

-"Parasız Eğitim" demişti...

-"Eşitlik, Özgürlük" demişti...

-"İnsanca, hakça düzen" demişti...

***

Ama demeyenler de vardı!

Diyenler, Amerikan 6'ıncı Filo askerlerini denize atmıştı.

Demeyenler, diyenleri denize atmaya çalışmıştı!

Ve bu ülkede:

-Zaman geldi, diyenler de demeyenler de darağacına götürüldü.

-Zaman geldi, diyenlerden de demeyenlerden de hesap soruldu.

-12 Mart'ta, diyenler büyük bedel ödemişti; 12 Eylül'de, diyenler de demeyenler de büyük bedel ödedi.

Yani bu ülkede, Atatürk ve cumhuriyet maskesi altında yapılan darbelerle diyenlerden de hesap soruldu demeyenlerden de.

***

Ve 6 Mayıs 1972 günü 68 kuşağının sembolü üç genç, bugün müzeye çevrilen, o gün Ulucanlar Cezaevi olarak bilinen Ankara Merkez Cezaevi'nde idam edildi.

Saat 01.25'te Deniz Gezmiş, saat 02.25’te Yusuf Aslan, saat 03.00’de Hüseyin İnan...

Deniz, sehpaya çıktığı anda "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm..." diye haykırdı.

Yusuf, "Ben, ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz! Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz!" Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!" diye haykırdı.

Hüseyin, "Ben, şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefimle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!" diye haykırdı.

***

Ve 6 Mayıs sabahı cenazeler Karşıyaka mezarlığına götürüldü. 6 Mayıs'ın tüm gazete manşetleri idam haberleriyle doldu. Kimi sevinerek veriyordu haberi, kimi üzülerek...

O gün susan vicdanlar oldu; susmayanlar oldu. Ve de o gün bütün yurtseverlerin içi kan ağladı, kan ağlıyordu.

Ama üç kişi daha ağlıyordu o gün, Ankara'nın Karşıyaka mezarlığında...

Üç gencin babalarıydı bunlar...

Buruk yürek ve titrek elleriyle kefenleri araladılar son kez...

Sırayla öptüler oğullarını...

Yanaklarından süzülen yaşlar, ölü canların alınlarına, yüzlerine damladı...

Sırayla dolaşıp yanaklarından öptükleri gençlerden biri 23, ikisi 25 yaşında idi.

-Üç baba, üç ölü üzerinde ayırım yapmadılar...

-Üç baba, üç ölü üzerinde bu senin, bu benim demediler...

-Baba yüreğinin sevecenliğini üçüne de eşit dağıttılar.

Ve Aynı duygularla kucakladılar, üç ölü bedeni...

Ve 1972 yılının 6 Mayıs'ının sabahında...

Aynı duygularla indirdiler mezara, üç ölü bedeni...