Emeklilerimiz, özel olarak da emekli öğretmenlerimiz, emeklilik sonrası çalışmayı düşünmemişlerse veya bu ortamı bulamamışlarsa, köşelerine çekilip tam “emekli hayatı” yaşamayı tercih ederler.
Zamanlarının çoğu, lokal, kahvehane gibi yerlerde, okey masası başında geçer.
Merakı olup da bağda-bahçede toprakla uğraşan şanslı sayılır.
Böyle böyle öldürülen, sadece zaman değildir, koca bir birikimdir, yılların deneyimidir aslında…
Neyse ki, kendisini bütünüyle kültüre, sanata adayan emeklilerimiz de var.
Gerçi onlar, aktif çalışma dönemlerinde de kültürel-sanatsal çalışmaların hep içindelerdi, emekli olunca da bu yaşam biçimlerini sürdürmenin ötesinde farklı bir şey yapmış olmadılar…
İşte toplum insanı olmanın, verimliliğin, üretkenliğin en güzel örneklerinden biri: Bahri Güven…
ÇORUM HABER’in köşe yazarlarından Bahri Güven, gerçek bir “kültür insanı”…Gerçek bir “sosyal kişilik”…
Bu özelliklerini, kültür ve sanata duyarlı çoğu okurumuz da bilir, ama ben asıl, bir başka özelliği nedeniyle kendisine samimi takdir duygularımı, okurlarımızın huzurunda ifade etmek istiyorum.
Evet, Bahri Güven, toplum insanı, kültür insanı, sosyal insan…Ama bunların da ötesinde bir “vefalı dost” olduğunu, çıkardığı son kitapçıkla gösterdi.
Yıl 1962…Ülkede öğretmen kıtlığı var. Lise mezunlarından, askerlik zamanı gelmiş olanlar, Anadolu’ya öğretmen olarak görevlendiriliyor.
İzmir’den Çorum’a gelen 6 kişilik gruptan Öztürk Ergen de, Milli Eğitim Müdürlüğünce Ferhatlı köyüne atanıyor.
O köyün öğretmeni ise Bahri Güven’dir.
Böyle başlıyor güzel bir dostluk.
Öztürk Ergen İzmir’e döndükten sonra da devam ediyor.
Balçova’nın önemli işadamlarından biri olarak, Çorum’un “heri”sini, “koçum”unu, “göbel”ini, “combam”ını hiç unutmuyor. Dostlarına da, Ferhatlı köylülerine de, İzmir’de daima kucağını açıyor.
Ve kaçınılmaz son.
Öztürk Ergen, erken ayrılıyor bu dünyadan.
Bahri Güven de, 54 yıllık dostluklarının ardından, küçük küçük anılarını bir kitapçıkta topluyor: Bitmeyen Dostluk…Öztürk Ergen Anısına…
İşte “vefa” dediğimiz bu.
Dostlukları yaşatmak, sonraki kuşaklara da aktarmak bu…
Değerli Bahri Güven hocam, kitabını imzalarken beni de onore etmiş.
Kendilerinden sonraki kuşağız elbette, ama bizim yaşımızda “genç, dinç” diye nitelenmek çok hoş.
Sağolsun, varolsun.
Bu kitapçığı ile “vefa”nın yalnızca İstanbul’da bir semt olmadığını kanıtladığı için de, ayrıca bir kez daha;
Sağolsun, varolsun.