Yalnız bir dönemin değil, Cumhuriyet'in 1980'den sonraki siyasal haritasının önünü açan General...
Her gittiği yerde, herkesin selam durduğu kudretli general...
Ve Türkiye'nin 7'inci Cumhurbaşkanı...
9 Mayıs 2015 Cumartesi gecesi 98 yaşında öldü.
12 Eylül 2010 referandumu ile anayasanın geçici 15. maddesi kaldırılmış, hayatta kalan darbeci generallerden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya yargılanma yolu açılmıştı.
Ve 18 Haziran 2014 günü Ankara 10. Ağır Ceza mahkemesinde karar verilmişti.
Karar: "Ağırlaştırılmış müebbet hapis" ve ünvanlarının alınması, er statüsüne indirilerek apoletlerinin sökülmesi idi.
Ama Yargıtay'a giden dava 11 aydır sonuçlanmamış, sanki Evren'in ölümü beklenir olmuştu.
* * *
Ve de öyle oldu:
Picasso'nun resmine bakıp "bunu ben de yaparım" diyerek resim sanatından anlayan!..
"Bir sağdan bir soldan astık" diyerek yüksek adaleti sağlayan!..
"Vicdan azabı çekmedim" diyerek huzur içinde yaşayan!..
"Asmayalım da besleyelim mi" diyerek ülke ekonomisini savunan!..
"İdamları imzalarken elim hiç titremedi" diyen ve "bugün olsa yine yaparım" diyerek en ufak bir pişmanlık duymayan bu insan, apoletleri sökülmeden öldü.
Genel Kurmayın düzenlediği törene hiçbir siyasi parti katılmadı. Mezarına kimse gitmedi. Başsağlığı ve taziye mesajları yayınlanmadı.
Ve onun için faşist general denildi, darbeci general denildi. Doğru idi bu söylenenler.
Ama o gün de doğru idi bugün de doğru idi.
* * *
Peki, bunları ancak bugün söyleyerek arkasından konuşanlara:
-650 bin kişi gözaltına alınıp 230 bin kişi yargılanırken...
-517 kişiye idam verilip, 259 kişinin cezası onaylanıp 49 kişi idam edilirken...
-14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarılırken...
-300 kişi kuşkulu bir şekilde ölürken...
-171 kişinin işkenceden öldüğü belgelerle kanıtlanırken...
-3854 öğretmen, 120 öğretim görevlisi ve binlerce memurun işine son verilirken...
-Tüm siyasi partiler kapatılıp, 23 bin 667 derneğin faaliyeti durdurulurken...
-Tonlarca gazete, dergi ve kitap imha edilirken...
-Özet olarak Türkiye bir cezaevine çevrilirken...
Ve 1961 anayasası lağvedilirken nerede idiniz, o gün ne diyordunuz diye sorulmaz mı?
* * *
Ve de 12 Eylül sabahından itibaren:
-Çiçeklerle kutlayıp başarı dileklerini sunanlara...
-Ve onu % 92 ile Cumhurbaşkanı yapanlara...
-O gün, Evren Paşa'ya yalakalık yapan basın ve köşe yazarlarına...
-O gün, yollara, caddelere, okullara Kenan Evren ismini verenlere...
-O gün, karşısında hazırolda duran yüksek yargı mensuplarına...
-O gün, birifinglerde onu ayakta alkışlayan rektörlere...
Ve bugün demokrat kesilenlere, kendinizle yüzleştiniz mi ya da yüzleşebildiniz mi denilmez mi?
* * *
Evet, o günden bugüne 19 hükümet kurulduğu halde, Evren'in silahının gölgesinde gerçekleşen:
-O günün darbe anayasasını değiştiremeyenler...
-O günün YÖK yasasını değiştiremeyenler...
-O günün "Siyasi Partiler Yasası"nı değiştiremeyenler...
-Ve o günün % 10 barajını bugüne kadar indiremeyenler...
-Ve de o günden bugüne din eğitimini seçmeli yapamayıp bugün ahkam kesenler...
Yüzleşebildiniz mi kendinizle?
* * *
Bugün herkes Kenan Evren'e faşist bir general demekte. Doğrudur.
Peki, Evren bir faşist idi de sağcı-solcu halk çocukları cezaevlerine doldurulurken ve işkence tezgahlarından geçirilirken:
12 Eylül'de sıraya girip el öpenler...
Yaptığı resimleri almak için sıraya girenler...
Evren'e "Fahri doktora" ünvanı verenler...
Ve Evren'e, 1990'da "Atatürk Uluslararası Barış ödülü" verenler...
Ve de hiç savaşa girmemiş, en büyük savaşı 1980'de halkına karşı verdiği savaş olan
Evren'i, her gittiği yerde çiçeklerle karşılayıp saygılarını sunanlar ne idi?
* * *
Evren'in ölümü ile ülkedeki ikiyüzlülüğün dizboyu olduğu görüldü.
Sanki darbecilere yapılan yalakalıklar unutulmuş, herkes darbe karşıtı olmuş ve günlerdir Evren'e söylenmeyen söz kalmamış gibi.
İşte bu nedenle, 15 Eylül 2010 ve 12 Eylül 2014'teki yazdıklarımı güncelleştirip bugün demokrat görünenler, o gün neler söylemiş bir kez daha bakalım dedik.
Ve de yarınki yazımızda, bunları bir kez daha yazıp demokratlığın bu kadar ucuz olmadığını bir görelim dedik.