Bir 10 Kasım daha geçti. Ölümünün 77’nci yılında da yine söylenenler söylendi, yine yazılanlar yazıldı. Onu sevenler ve sevmeyenler, onu anlayanlar ve anlamayanlar, büyük kurtarıcı diyenler ve demeyenler, yine dün onu andı ya da anar gibi oldu.
Ve bu tarihi kişilik, 77 yıl önce söyleyeceklerini söylemiş, yazacaklarını yazmış, yapacaklarını yapmış ve Cumhuriyeti yeni nesile emanet ederek hayata gözlerini yummuştu.
Ama hep merak etmişimdir, bir on yıl daha yaşasaydı diye. Çünkü sürekli yakınılır “Atatürk olsaydı” diye. Sık sık Anıtkabir ziyaret edilir, “bizi duysaydı” diye…
Ve de yine öyle oldu. “Atam sana çok ihtiyacımız var” denildi. “Sen kalk da ben yatam” denildi. Yani bir ölçüde saygı ve sevgi sınırım aşarak, ruh çağırır gibi o beklenir oldu.
Ama o, ölmeden önce “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” demişti. Demişti ama bu söz sadece bir duvar yazısı olarak kalmıştı ve de öyle kaldı.
***
Henüz bilim zamanı geri döndüremedi. Zaman tüneli de henüz bulunamadı. Ama zaman zuhur etmiş olsaydı, zaman tünelinde geçmişe gidilebilseydi diye kendimize bir soralım dedik.
Zaman tüneli yok ama akıl yürüterek ve olguları başa sararak, olaylara olduğu zaman içinde bakarak bir cevap bulalım dedik.
Ve de Atatürk, 1938’de değil de 1948’de ölmüş olsa, yani bir on yıl daha yaşamış olsaydı, acaba başka neler söylemiş olabilirdi ya da söylemesi gerekirdi diye merak ettik:
Yani:
-İkinci Dünya Savaşı’nı ve dünyanın iki “Blok”a ayrılışını...
-Birleşmiş Milletler’in kuruluşunu...
-ABD’nin süper güç oluşunu...
-Ve de İsrail’in kuruluşu ile Ortadoğu dengelerinin bozuluşunu...
Görebilseydi, dünya siyaseti hakkında neler diyebilirdi?
***
-Türkiye’nin “Batı Bloku”nda yer alışım...
-Çok partili sisteme geçmek zorunda kalışım...
-Ve de çok partili bir seçimin yapılışını...
Yaşamış olsaydı, Türkiye siyaseti için neler diyebilirdi?
***
Olmaz ya! 50’lere, 60’lara ve de 70’lere kadar yaşasaydı:
-Türkiye’nin NATO’ya girişini...
-Ordunun NATO emrinde oluşunu...
-Anadolu’nun ABD üsleriyle doluşunu...
Eğer görmüş olsaydı, bu oluşumlara evet der miydi?
***
Yine olmaz ya! 80’lere, 90’lara ya da günümüze kadar yaşamış olsaydı:
-Afganistan işgal edildiğinde...
-Irak parçalandığında...
-Suriye’nin parçalanmak üzere olduğunda...
-Ve tehlikenin kapımıza dayandığında...
Türkiye siyaseti ve bölge politikaları hakkında neler diyebilirdi?
***
Ve yine yaşar olsaydı, 12 Eylül darbesinden bugüne:
-Siyaseti etnik ve inanç üzerine oynayanlara...
-Bu ülkeyi iki kampa ayıranlara...
-Ve “Yurtta Barış Dünyada Barış” şiarını, “Yurtta Savaş Dünyada Savaş” yapanlara...
-Ve de 12 Eylül darbesiyle bu oluşumların önünü açanlara...
Herhalde tahmin edilebilirdi, söyleyecekleri.
***
Kurucusu olduğu CHP’nin:
-Tam 65 yıldır iktidar olamayışını...
-Değişen ve dönüşen Türkiye’yi okuyamayışını...
-Halk bağlarının giderek zayıflayışını...
Eğer görebilseydi, acaba ne söylemesi gerekirdi?
***
Ve bugün:
-Atatürk’ü tabulaştıranlara...
-Her sözünü bir “doğma” yapanlara...
-Ve de sözlerini 1938’le donduranlara...
Herhalde söyleyeceği çok söz olurdu.
***
Oysaki o, ölmeden önce diyeceğini demişti.
Hem kendisini inkâr edenlere hem de kendisini sığınak olarak kullananlara: “...Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişmesini inkâr etmek olur...” demişti.
Aslında bu sözdeki mesaj, yukarıdaki tüm soruların cevabını da içinde taşır olmuştu. Elbette ki bu mesaj, anlayanlara idi. Anlamayanlara başka ne denilebilirdi ki...