Tam 36 yıl öncesi... Yani 12 Eylül 1980 darbesi... Ve unutmadığım bir anı:
Saat 04'te darbe olmuş, 06'da evden alınmıştım. Arkada askeri araba, önde polis arabasına bindirilmiştim. O anda iki anons gelmişti polis telsizine.
"Türkeş Suluova yolunda, Erbakan Konya yolunda görüldü" diye. Ve polis memuru, "Şu namussuzları görüyor musun, şimdi kaçacak delik arıyorlar" demişti.
Beni garnizona götürürlerken Çorum Milönü Meydanında bir tank, abidenin yanında bir tank, ertesi gün kapalı spor salonuna götürürlerken valiliğin önünde bir tank görmüştüm.
Acaba o gün de bu tankların üzerine çıkılabilir miydi? Bilemiyorum.
***
Ne idi 12 Eylül darbesinin amacı?
-Ülke ekonomisini Batı'ya entegre etmek... Ekonomiyi tamamen küresel sermayenin, denetimine ve kullanımına sunmak... Ve de 24 Ocak kararlarıyla bunu gerçekleştirmek...
-Olabilecek toplumsal muhalefeti bertaraf edecek yeni bir siyasal sistemi inşa etmek ve bunun anayasasını yapmak... Yani halen geçerli 82 darbe anayasasını...
Çünkü emperyal küresel güç böyle istemişti.
-İşte bunun için, gerekli ortam hazırlanmıştı.
-Bunun için Maraş, Çorum katliamları yapılmıştı.
-Bunun için "bir sağdan, bir soldan astık" denilmişti.
Ve soldan Necdet Adalı, sağdan Mustafa Pehlivanoğlu ile başlayarak idam sehpaları kurulmuştu. Sonra ağırlık sola verilmiş, asabilmek için Erdal Eren'in yaşı bile büyütülmüştü.
Ve de M sırasında ülkücüler, L sırasında solcularla Ankara Karşıyaka mezarlığında bir darbe sokağı oluşturulmuştu.
***
Peki, 12 Eylül amacına ulaştı mı? Elbette ulaştı. Hem de fazlasıyla... Çünkü:
-Bugünkü siyasal ve sosyal haritanın temelleri 12 Eylül'de atıldı.
-Bugünkü ekonomi-politikaların temelleri 12 Eylül'de atıldı.
-Bugünkü etnik ve inanç eksenli bölünmenin temelleri 12 Eylül'de atıldı.
-Ve laik eğitime vurulan en büyük darbenin adımı 12 Eylül'de atıldı.
Şöyle 36 yılı bir gözden geçirirseniz, söylenecek bir sözün kalmadığı görülür.
***
İşte şimdi şu soruları bir sormak gerekir, hem de herkese...
-Bugün halen görevde olan, emekli olan ve de hayatta olan o günün yüzbaşısı, binbaşısı, yarbayı, albayı ve generalleri, 12 Eylül darbesi ile neye hizmet edildiğini...
-Askerin siyasete müdahalesinin bir ülkeye nelere mal olduğunu görebildiler mi?
-O gün kutlama mesajları gönderen, saygılarını sunan rektörler, AYM, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanları...
-Döneme göre askere yalakalık yapan, küresel sermayenin Türkiye temsilcisi TÜSİAD gibi iş dünyasının kuruluşları ve liderleri...
-O gün 12 Eylül liderlerinin isimlerini yollara, caddelere, okullara, mahalle ve köylere verenler...
-O gün darbenin lideri Kenan Evren'i, % 92 oyla Cumhurbaşkanı seçenler...
-Ve bugünkü Türkiye'nin oluşumunda, hiçbir katkısı yokmuş gibi pişkin pişkin gülenler...
-Ve de o gün darbeyi alkışlayarak Kenan Paşa’ya olmadık övgüler dizen, ama ölümünde cenazesine bile gidemeyen yazar, çizer, gazeteci ve herkes...
Hiç suçluluk duygusu yaşadınız mı? Ağır olacak ama o gün yaptıklarınızdan, biraz olsun bir utanç duydunuz mu?
***
Ve bugün, ülkede artık darbeci bir zihniyetin kökünün kazınması gerekirken:
Yazılı ve görsel medyada, bugünle 12 Eylül'ü karşılaştırarak, 12 Eylül darbesini masum göstermeye çalışan bir zihniyet görünür olmuştur.
Cinnet geçiren bir cemaatin kalkıştığı darbe ve 15 Temmuz'da yaşanan vahşet üzerinden, iktidarın darbecileri temizliyorum diyerek uyguladığı siyasetten yola çıkarak 12 Eylül meşrulaştırılamaz.
Bugün AKP iktidarının, 15 Temmuz kalkışmasından hareket ederek cemaati temizliyorum diye devlet kadrolarındaki ölçüsüz tasfiyesi, devletin siyasal yapısını totaliter bir yapıya dönüştürüyor görüntüsü ne kadar tehlikeli ise...
15 Temmuz darbe kalkışması ve sonrasından yola çıkarak 12 Eylül darbesinin daha masumdu diye gösterilmesi, ülke siyaseti için o ölçüde tehlikelidir.
Çünkü Türkiye'nin bugünkü durumunun tohumları, 12 Eylül darbesi ve 82 anayasası ile atılmıştır. Bu, unutulmamalıdır.