7 Nisan Pazartesi günlü yazımda:
"Bugün ülkenin üçte biri kadar olan bir coğrafyada iktidar alternatifi olan CHP yoktur. MHP yoktur. Özellikle CHP Orta Anadolu'da bile erimek üzeredir.
Bu konuda sayısal verilerle bir değerlendirme, ayrı bir yazının da konusu olacaktır" demiştim.
Önce Türkiye coğrafyasında, bölgeler düzeyindeki başarıya bir bakalım:
Doğu illerinde oy oranı, ortalama % 1,5'tur. Ki, bu yok oluş demektir.
Muhafazakâr illerdeki oran, ancak barajı aşabilme durumundadır.
Genel olarak orta Anadolu'da erimektedir. Oy oranı % 13,2'dir.
2011 seçimine göre bugün 36 ilde milletvekili yoktur.
Sahillerden Ege ve Akdeniz kıyı şeridine sıkışmış durumdadır ki, bu bölgeler genellikle turizm bölgesidir. Nüfus yoğunluğu diğer illerden gelip yerleşenlerden oluşmuştur.
Karadeniz sahillerinde ise gerileme dönemindedir.
Yani Kürt kökenli ve muhafazakâr değerli nüfusun yoğun olduğu illerde yok olmaktadır diyebiliriz.
* * *
Her şeyden önce doğuda yok oluş daha da önemlidir.
Örneğin bugün CHP'nin Kürt kökenli yurttaşlarımızın yaşadığı doğu ve güneydoğu Anadolu'daki 22 ilimizden aldığı oy oranı, ortalama olarak 2007 genel seçimlerinde % 8,56 olmuş, 2009 seçimlerinde % 4,27'ye inmiş, 2014 seçimlerinde % 1,5 olmuştur.
Biraz daha ayrıntıya girersek, örneğin:
Diyarbakır'da 1977 seçimlerinde % 34.82 olan oy oranı 2007’de 2,14 olmuş, 2014 de 1,2'ye düşmüştür.
Urfa'da 1977’de % 33,46 olan oranı 2007’de 4,75 olmuş, 2014’de % 0,9'a düşmüştür.
Yani 12 Eylül darbesinden sonra CHP 'ye destek, doğu illerinde erimeye başlamıştır.
* * *
2009 yerel seçimlerine baktığımızda:
2919 Belediye başkanlığının 503'ünü almıştır ki, oranı % 17,2'dir. Oysaki AKP'nin kazandığı Başkanlık 1442, oranı %49,4'tür.
2014 yerel seçimlerinde ise:
1394 belediye başkanlığının 237'sini almıştır, oranı % 17'dir. Oysaki AKP'nin kazandığı Başkanlık 821, oranı % 59'dur.
Daha dikkat çeken ise, doğu illerinin büyük çoğunluğunu Kürt siyasal hareketinin temsilcisi BDP, hem de % 50'nin üzerinde yüksek bir oy oranı ile kazanmıştır.
CHP'nin seçimlerdeki genel oy oranına baktığımızda:
2011 seçiminde % 25,9 olan oy oranı 2014 seçiminde 27,8 olmuştur. Yani hiçbir yıpranma payı olmamasına karşın halk desteği artmamıştır. Oysaki 1977 seçiminde % 42 ile büyük bir halk desteği almış idi.
Bu ülkenin kurucusu, Kemalizm'in temsilcisi, Kemalist ilkelerin savunucusu olan ve de Sosyal Demokrat kimlik taşıyan bir parti bu durumda olmamalıdır.
Ve bu durum yalnız sosyal demokratlar için değil, yalnız sol için değil, ülke için
vahim bir durumdur. Türkiye için vahim bir durumdur.
* * *
Peki, CHP neden başarılı olamamıştır? Ne yapmalıdır?
-CHP, Kemalizm'i dondurmuştur. Günümüz Türkiye'sini ve dünyasını okur bir zenginliğe kavuşturamamıştır. Kavuşturmalı idi.
-İktidarı siyaset dışı yollarla devirmeye yönelik bir algıyı yok edememiştir. Etmeli idi.
-Salt AKP karşıtlığının bir siyasal başarı getireceğini sanmıştır. Sanmamalı idi.
-Anlaşılır bir sağlık ve eğitim projesi olmamıştır. Olmalı idi.
-ABD'den icazet alınır gibi olunmuştur. Olunmamalı idi.
-Özellikle 30 Mart seçimlerinde, bir cemaatle ilişkili görüntü vermiştir. Vermemeli idi. Çünkü bu durum, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve CHP'nin varlık nedenine aykırı idi.
-Ne Alevi sorununda ne de Kürt sorununda anlaşılır bir politikası ve de parti içinde bir görüş birliği olmamıştır. Olmalı idi.
Oysaki Türkiye'nin ufkunu açması gereken CHP olmalı idi.
-Gezi olaylarından buyana yükselen toplumsal muhalefeti, siyasal bir enerjiye dönüştürememiştir. Dönüştürmeli idi. Kasetlere teslim olmuştur. Olmamalı idi.
-90 yıllık bir parti, kendi özgün siyasetini savunan adaylarla seçime girmesi gerekirken, AKP'li, MHP'li adaylarla seçime girmiştir. Girmemeli idi.
Çünkü bu durum, bir ölçüde kendi siyasal kimliğini inkâr etmektir.
-Sosyal Demokrat bir parti gücünü halktan, kurucu felsefeden, kurucu değerlerden alması gerekirken, İstanbul sermayesinden alıyor görüntüsü vermiştir. Vermemeli idi.
-Yükselen Siyasal İslam'ın, Kürt Siyasal hareketinin ve Neo Liberalizmin sarsıntılarından kendini kurtaramadı. Kurtarmalı idi.
* * *
Sonuçta Sosyal Demokrat siyasetin ülkenin doğusunda yok olması, orta Anadolu'da erimesi, Ege kıyılarına ve Trakya'ya sıkışması ile öyle bir siyasal harita oluşmuştur ki:
Sanki Kürt Siyasal Hareketinin başkenti Diyarbakır, Muhafazakâr Türkiye'nin başkenti Ankara, Sosyal Demokratların başkenti Edirne olmuştur.
İşte sorgulanması gereken olgu budur. Ve bu görev, öncelikle Sosyal Demokratların olmalıdır.
Ama önce Sosyal Demokrat siyaset kendini ciddi bir şekilde sorgulamalıdır.