Önümüzde üç seçim var: Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Milletvekili seçimi.

Ki, bu üç seçim de birbirini besleyen, birbirini tamamlayan seçim olacaktır.

Öyle ki, bu üç seçim de önümüzdeki yılların siyasal ve sosyal haritasını belirleyecektir.

Ve de galiba bu seçimler bir demokrasi kavgasına dönüşecek gibidir.

İktidar partisinin hazır olduğu görülmektedir. Devlet imkânları da elindedir.

Burada ana sorun, muhalefetin bu topluma ne söyleyeceğidir. Vatandaştan, ne söyleyerek oy isteyeceğidir.

Onlar demokrasi karşıtı, biz demokrasi yanlısıyız...

Onlar laiklik karşıtı, biz laiklik yanlısıyız...

Onlar cumhuriyet karşıtı, biz cumhuriyet yanlısıyız gibi söylemler etkili olmayacaktır. Ve de olmamıştır.

Çünkü bu değerler, halen bu toplumun dünyasına seslenir durumda değildir.

Ve yine:

Onlar kadrolaşıyor, biz kadrolaşmayacağız gibi...

Onlar ülkeyi satıyor, biz satmayacağız gibi...

Onlar işsizliğe çare olamıyor, biz olacağız gibi söylemler de bu topluma hiç mi hiç inandırıcı gelmemiştir.

Çünkü bu ülkede her siyasal eğilimin yönetim dönemi bir ölçüde yaşanmıştır.

*   *   *

Artık başka bir dil kullanmak gerekir. Daha somut, daha net, daha açık, daha inandırıcı sözler söylemek, daha inandırıcı programla çıkmak gerekir.

Çünkü bu toplum, düşüncesini ve yapacağını açık ve net söyleyen delikanlı tavrı beğenir.

Çünkü bu toplumun dokusunda biraz delikanlılık vardır.

-Kürt Sorunu çözülecekse nasıl çözüleceği...

-Alevi Sorunu çözülecekse nasıl çözüleceği...

-İşsizlik çözülecekse nasıl çözüleceği...

-Pahalılık çözülecekse nasıl çözüleceği...

Bu topluma açık açık, inandırıcı ve gerçekçi bir bakışla söylenmelidir.

-Etnik ve mezhep çatışmalarıyla kaynayan Ortadoğu, bizi de içine çekerken...

-Ülke kaynakları "Küresel Sermaye"nin kontrolüne girmişken...

-Sıcak paranın dolaşım yeri olan Bankaların, Sigorta Şirketlerinin, Borsanın %50’den fazlasının yabancı sermayenin kontrolünde olduğu bilinirken...

Nasıl bir milli politika izleneceği açık açık söylenmelidir.

Yani siyaset, inandırıcı olmalıdır. İlkeli olmalıdır. Ülkenin ufkunu açar olmalıdır. Daha da önemlisi, seçim kazanmak uğruna doğrularından uzaklaşmamalıdır.

*     *     *

Herhalde en duyarlı olunan dönem seçim dönemidir; en çok yalanın söylendiği dönem de seçim dönemidir.

Bu nedenle, bugün siyasetin içinde bulunduğu önemli bir zafiyeti de görmek gerekir.

Seçim atmosferinin yarattığı bu iklimde, ilkesiz bir kavganın oluşturduğu siyasal zafiyetler vardır bugün.

Çünkü yıllarca tahrip edilmiş milli ve yurtsever damarların, daha da tahrip edileceğinin görüntüleri vardır bugün.

Özellikle "Sosyal Demokrat" siyasette, kurucu iradeden alınan millici ve yurtsever ana damarın tasfiyesi gibi bir tehlike vardır bugün.

Dememiz odur ki; iktidar mücadelesi, özellikle "Küresel Sermaye"nin talebi olan, kurucu ideolojinin milli ve yurtsever damarlarının tasfiyesine alet edilmemelidir.

Ve de bir önemli durumu daha görebilmek gerekir.

Bu seçimler, İstanbul Sermayesi ile Anadolu Sermayesinin pazar paylaşım ve egemenlik kavgasına da alet edilmemelidir.

Toplumun yurtseverlik duyguları bu iki sermaye grubunun kavgasına harcanmamalıdır.

Ve biriken toplumsal muhalefet, bu iki sermaye grubunun arasında çar çur edilmemelidir.

Çünkü ufukta böyle bir görüntü vardır.

Yani bu seçim döneminde, muhalefetin siyasal duruşu çok önemlidir.