Siyasetin hızlandığı bu günlerde siyasetten değil de Çorum’un yıllardır eksikliğini çektiği tanıtımdan söz etmek istiyorum. Her şehir, vatandaşını sarıp sarmalar ve onun entelektüel gelişimini etkiler. Kentin kimliği insanın kültürel kimliğidir. Ve her kent, topluma ve kendine yabancılaşan insanın ağrısını ve hüznünü yansıtır.
Modern yaşamın merkezi saydığımız şehirlerde;
Havası-suyu,
Yazı-kışı,
İnsanı-hayvanı,
Gecesi-gündüzü,
Caddesi-sokağı,
Özgürlüğü-kısıtlılığı,
Yoksulluğu-varlığı,
Keyfi-hoşnutsuzluğu,
Yalnızlığı-kalabalığıyla aralarındaki dengeyi yakalamak için çaba sarf edilmelidir. Bu çaba ilin idari amirleri kadar sivil toplum örgütlerine de düşmektedir. Hatta işin büyük bölümü sivil toplumcuların görevidir.
Federasyonlar, dernekler, vakıflar memlekete hizmet ve memleket tanıtımı için “ben”ciliği bırakıp “biz” olmayı başarabildiğinde doğdukları topraklarına görevlerini yapmış olacaklardır.
Ya bu çaba sarf edilmeli,
Ya da hiç şikâyet edilmemelidir.
Bir şehrin tanıtımında, ziyaretçilerin tüm duygularına hitap edilmelidir. Gerekli özellikleri;
Etkileyici
Gerçekçi
Davetkâr
Mütevazı
Görülmeye değer, gibi sıralayabiliriz sanırım.
Bir ilin tanıtımında eğer o ilin Ticaret ve Sanayi Odası yer almamışsa, tanıtımı üstlenenler “nerde hata yaptık” diye kendilerine sormalıdır. Çünkü;
Cumhuriyet'ten önceki sanayileşme düzeyinin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumdan bir farkı yoktur. Endüstriyel alt yapı hemen hemen yok denecek boyutlardadır. 1915'de sanayi sektöründe faaliyet gösteren çoğu ufak ölçekli 282 kuruluş vardır; bunların da büyük bölümü yabancı sermayenin elindedir. Sanayi ürünlerinin milli gelirdeki payı sadece % 10'dur. Ekonomik dar boğaz sanayi alanında yatırım yapılmasını da engellemektedir. Ülke, dünyanın sanayi devrimi sonrasında ulaştığı noktanın çok gerisindedir; kendi hammadde kaynaklarını işleyememekte, basit bir mamulü üretememektedir.
Mustafa Kemal, sanayileşmeyi milli bir dava olarak kabul etmiştir. Daha 1923 yılında, sanayiciye kredi verileceğini, ülkemizde hammaddesi bulunan malların üretimini yapanların destekleneceğini ilan etmiştir. Atatürk yine aynı yıl düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi'nde, milli sanayinin geliştirilmesinin ve ülkenin endüstriyel ürünlerde dışa bağımlı olmaktan kurtarılmasının zorunlu olduğunu, bu uğurda millet olarak elbirliği yapılmasının gerekli olduğunu ısrarla belirtmiştir.
Büyük Önder’in ifadeleri onun bu konuya ne kadar önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır;
"Endüstrileşmek en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz.”
Anadolu’da bir söz vardır;
Lafın azı-uzu
Çobana verme kızı
Ya koyun güttürür ya kuzu…
Biz de lafın azına bakalım ve içimiz yanarak
Turizmin “T” si - Sanayinin “S”si - Çorum’un “Ç”si
AMA HEPSİNDEN ÖNEMLİSİ?
Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi? Diyerek konuyu Mahzuni ile kapatalım:
Bulutlar terinden, dağlar kokundan,
Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan,
Bir daha gel, gel Samsun’dan,
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Her Gününüz Güzel Olsun.