Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) asıl görevi, ülkenin gereksinim duyduğu konularda, veri ve bilgileri derlemek, gerekli istatistiki bilgilerin toparlanmasını sağlayıp, yayım ve dağıtımını yapmak.

TÜİK bireylerden, hanelerden, işyerlerinden araştırmalar ve sayım yoluyla verileri topluyor.

Toplanan bilgilerin gerçeğe uygun olması gerekir ki, o verileri baz alan diğer kurumların hesapları doğru çıksın. Örneğin doktora gidiyorsunuz, hastalığın türüne göre diyelim ki doktor kan tahlili istiyor. Fakat laboratuvar birimi zorlama yöntemlerle, kan değerlerinin gerçek sonucunu vermiyor. Doktor uydurma değerlere bakıp, reçete yazıyor. İyileşeceğiniz yerde, hastalık daha da beter hal alıyor. Ülke ekonomisi neden düzelmiyor. Ya da işçi, memur, emekli, dar gelirlinin durumu neden hiç iyileşmiyor. Çarşıda, pazarda, pahalılık neden durmadan artıyor. Bu durumlarda TUİK’in araştırmalarının hiç mi rolü yok?

TÜİK tarafından açıklanan yüzde 21.31'lik enflasyon rakamı için birçok ekonomist “Buna kargalar bile güler” dedi. TÜİK verilerine, başta ekonomistler dahil, kimse güvenmiyor. Herkes biliyor ki değerler emirle belirleniyor. Aslında TÜİK’e iktidar da güvenmiyor. Zira güvenseydi bugüne kadar 9 başkan değiştirmezdi. Anlaşılan iktidar TÜİK’den hep daha fazlasını istiyor. En ufak çelişkide kalan, başkanı da aldığı gibi atıp, isteği yerine getirecek olan yenisini atıyor. Aynen Merkez Bankası Başkanlarını defalarca değiştirdikleri gibi. Bu kurumlarda olanların, bilimin doğrusuna değil, iktidarın doğrusuna göre durum belirlemeleri gerekiyor. Sayın Temel Karamollaoğlunun değerlendirmesi haksız değildir. “TÜİK bugün kendisine sorulan ‘Saat kaç?' sorusuna bile ‘Siz kaç buyurursanız efendim?’ “diyecek kadar yoldan çıkmıştır, ya da çıkarılmıştır.

Geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu TÜİK’i ziyaret etmek istemişti. Bırakın ziyareti, kurumun bahçesine bile alınmadı. Böyle bir devlet kurumu olur mu? Ana muhalefet partisi liderini kapıdan içeri sokmuyor. Taraflı davranıyor. Burada konu elbette TÜİK başkanının gül cemalini görmek değildi. Ülkenin hayrına olacak görüşmeler yapmaktı. Örneğin aynı kişi Merkez Bankası Başkanını ziyaret edip bilgiler aldı, uygarca bir görüşme oldu. Kıyamet kopmadı. TÜİK başkanının bu “Kraldan çok kralcılığına” ne demeli?

TÜİK niyete göre enflasyon oranlarını belirleyen bir kurum mudur? TÜİK hep pembe tablolar çiziyor. Yaşamın gerçekleri piyasadaki fiyatların yakıcılığı TÜİK’i doğrulamıyor. TÜİK pembe tablolarını çizedursun, vatandaşın çarşıda, pazarda fiyatlar elini yakıyor. TÜİK’in çizdiği tabloya göre, işçi, memur, emekli, dar gelirlinin yaşama şansı yok. Askıda ekmek uygulamalarının olduğu dönemde TÜİK’in pempe tabloları karın doyurmuyor.