İBN-İ SİNA (AVICENNA) (980-1037)

Tıbbın kanununu yazan ve mikrobu ilk kez gören “Hekimlerin Hakimi” İbn-i Sina’dır.

İbn- Sina, doğudan yükselen bilim yıldızlarının en parlaklarından biridir. İbn-i Sina, Pers topraklarında doğmuş tıp adamı, astronom, kimyager, hafız, mantıkçı, matematikçi, şair, psikolog, bilim adamı, asker, devlet adamı ve teoloji uzmanı bir dehadır.

Bugün tıp denince sadece doğuda değil batıda da ilk akla gelen isimlerden biridir. Küçük yaşta kendini gösteren üstün zekâsını özellikle tıp ve felsefe alanında yoğunlaştırarak bu alanlarda büyük çığırlar açmış olan İbn-i Sina, batıda Latince ismi “Avicenna” olarak anılır.

Tıp alanında yazdığı eserler 19.yüzyılın başlarına kadar bir çok ülkede ders kitabı olarak okutuldu. Felsefe alanında getirdiği yenilikler ve din, varlık, metafizik ve mantık gibi kavramlara yeni açıklamalar getirerek İslam Felsefesinin temelini atanlar arasında yer aldı.

Her ne kadar bir çok alanda çalışmış olsa da asıl uzmanlık alanı tıp olan İbn-i Sina bu konuda bir çok eser yazdı. Dehası doktorluğundaydı. Öyle ki uzun bir süre batı dünyasında “Hakim-i Tıp” (Hekimlerin Hakimi) olarak kabul edilmiştir. Yazdığı eserler arasında en dikkat çekeni, kalp ve damar sistemiyle ilgili kaleme aldığı çalışmasıydı.

En ünlü ve adıyla özdeşleşen ve beş bölümden oluşan eseri “KANUN” 19. Yüzyıla kadar dünyanın pek çok üniversitesinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

Bu büyük tıp dehası İBN-İ SİNA, “İLMİ TIBBI İKİ SATIRDA TOPLUYORUM” diyerek şu ünlü vecizesini dile getirmiştir.

“SÖZÜN GÜZELLİĞİ KISALIĞINDADIR. YEDİĞİN ZAMAN AZ YE, YEDİKTEN SONRA BEŞ SAAT DAHA BİR ŞEY YEME. MİDENİN ÜÇTE BİRİNİ HAVAYA, ÜÇTE BİRİNİ SUYA, ÜÇTE BİRİNİ DE YEMEĞE AYIR.”

Hayatı boyunca dört yüz elli civarında eser kaleme alan İbn-i Sina’dan geriye başta tıp ve felsefe üzerine yazdıkları 250 eser kalmıştır.

*

ÖMER HAYYAM ( 1048-1131)

Ömer Hayyam, Horasan’ın yıldızı; İran ve Irak’ın dâhisi, alimlerin prensi çok renkli bir adem ve muhteşem bir filozoftur.

Tüm dünyada kısaca Ömer Hayyam olarak tanınan bu sıra dışı deha, çadırcı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Soyadı da “Çadırcı” anlamına gelen Hayyam, babasının mesleğini yapmadı ama yaşadığı toprakların üzerine yüzyıllarca unutulmayacak bir bilim çadırı kurmuştur.

Yaşadığı dönemde İbn-i Sina’dan sonra İslam topraklarından çıkan en büyük alim olarak resmedilen Hayyam, tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik gibi alanlarda çalışmalar yapmış büyük bir filozoftur.

Rubai’nin babası olarak anılır. Şu muhteşem rubaisinde Allah’a şöyle seslenir:

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!

Ne yapacağımı da yazmışsın önceden,

Demek günah işleten de sensin bana?

Öyleyse nedir o cennet cehennem? (Ömer Hayyam)

Hayyam, meşhur Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk ve Haşhaşilerin cani lideri Hasan Sabbah’ın arkadaşıdır. Nizamülmülk Hayyam’daki bilgeliği fark ederek kendisine devlette görev teklif etmiş, ama Hayyam kabul etmemiştir.

Celali takvimini icad eden Ömer Hayyam, fıkıh, ilâhiyat, kıraat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi öğretmenliği de yapmıştır. Rubaileriyle batıda da çok meşhur olmuştur. Eserleri Türkçeye “Rubaiyat-ı Hayyam” Hayyam’ın Rubaileri veya dörtlükleri adıyla çevrildi. Ben de Hayyam’dan esinlenerek yazdığım 650 dörtlük ve rubaiyi bir kitapta topladım.

Ömer Hayyam rubaiye can vermiş yaşıyor,

Hikmetli sözleriyle çağları aşmış taşıyor,

Bir ömürde bin yıl yaşamış gibi Hayyam,

Hayata hikmet katıp felsefeyle anlatıyor. (Mehmet Özata)

3 Nisan 2019