25 Nisan 1933… Dedesli Ovası köylerinin suya kavuştukları gün… Dönemin Çorum Valisi Cemal Bardakçı’nın bu köyleri suyla buluşturmak için gösterdiği çabanın, kişisel özverisinin ve eşi Nuriye Hanım’ın köylerin su sorununu çözebilmek için boynundaki gerdanlığı ve kolundaki bilezikleri çıkarıp verişinin öyküsü…

Vali Bey Köylülere, “Şimdilik suyu buradan alın..” dedi. En azından artık her köy, uzak da olsa susuz kalmayacaktı, bir ölçüde de olsa ilkel koşulları yenmişlerdi. Ancak bir ay sonra Valinin eşi rahmetli Nuriye Hanım bu manzarayı görüyor ve çok etkileniyor. Boynundaki gerdanlığını ve kolundaki bileziklerini çıkarıp Valinin masasına koyuyor. Bunca köy susuzluktan zor durumdayken “Gerdanlığın, bileziğin ne önemi var?!” diyor. Suyun hedeflenen noktaya getirilmesini istiyor. Vali de hanımefendiyi kırmıyor, suyu hedeflenen noktaya ulaştırıyor. Çeşmenin üstüne kırmızı mozaikle “Nuriye - Cemal, 25/04/1933” yazdırıyor. Valinin inceliğine ve kadına saygısına bakın ki, ben valiyim deyip kendi adını üste, hanımefendininkini alta yazmıyor.

Romalılar zamanında iki bin çeşmenin olmasıyla övünürlermiş. Latin ozan Ovid, çeşmeler üzerine şiirler yazmıştır. Her Roma çeşmesinde bir öykü kayıtlıymış ve çeşme başında bu öyküler kısaca yazılırmış. Çeşmeler üzerine o denli çok atasözü, şiir ve manilerimiz var ki; araştırma yapsak değil kitaplar ansiklopedilere sığdıramayız. İyi de böylesi varsıl bir kültüre, biz ne zaman ve nasıl günümüzdeki ölçüde duyarsızlaştık? Tarihimize, kültürümüze, vefa duygularına bu denli yabancılaştık? İsterseniz kimilerini aktaralım, okurken ve dinlerken içiniz acımazsa.. Bir atasözümüz;

“Bir gün su içeceğin çeşmeye çamur sıçratma..” diyor.

Hepimizin bildiği bir türkü sözleri; “Çay senin çeşme benim/ Üstüme düşme benim/ Seninle dalga geçtim/ Sevdiğim başka benim.” Yine bir başka halk türküsü; “Çeşmenin başı güzel/ Dibinin taşı güzel/ Öyle bir yar sevmişim/ Kirpiği kaşı güzel” Başka bir halk türküsü; “Pınarın başında üç kız yan yana/ İçlerinden biri gel dedi bana/ Varolsun seni doğuran ana” Ya şu halk türküsüne ne demeli? “Kız pınar başında yatmış uyumuş/ Ela gözlerini uyku bürümüş” Duygu tellerimizi titretecek bir Başkası; “Pınar başı ben olayım vay vay/ Bulanırsam bulanayım vay vay/ Verin benim sevdiğimi vay vay/ Dilenirsem dileneyim vay vay”

Öte yandan, ‘Pınar başından bulanır canım oy’ türküsünü, Türkülerin Babası Musa Eroğlu’ndan dinleyip de yeniden dinleme gereği duymuyorsak ya da duygu dağarcığımızın kapıları açılmıyorsa; duygu pınarlarımız kurumuş ve Türk Halk Kültüründen hiç nasip almamışız demektir.

“Pınar başından bulanır (Canım oy) / İner ovayı dolanır (Canım oy) / Sende çok haller bulunur (Canım oy) / Dağlar duman olur/ Çayır çimen olur/

Ben yari görmesem / Halim yaman olur yar yar

Halk kültürünün köşe taşı, duygu seli Karacaoğlan’ın dilinde pınarlar bir başka söylenir. Bir başka dile gelir. Çeşmeler, pınarlar söz konusu olur da Karacaoğlan’ı anmadan nasıl geçeriz? O, aşık olduğu Türkmen güzellerine türkülerinin, çoğunu çeşmeleri konu alarak söylemiştir.

“Akça kızlar göç eyledi yurdundan/ Koç yiğitler deli oldu derdinden/ Gün öğle sonu da Belen ardından/ Saydım altı güzel indi pınara/ Üçü uzun boylu, kaşların süzer/ Üçü orta boylu, zülfünü düzer/ Sandım akça ceren bir çölde gezer/ San kınalı keklik indi pınara/ Karac’oğlan bunu böyle söyledi/ İndi aşkın deryasını boyladı/ Kızlar gitti diye pınar ağladı/ Acıştı yüreğim yandı pınara

İşte Dedesli Ovası köyleri, rahmetli idealist Cumhuriyet Valisi Cemal Bardakçı’yı ve eli öpülesi rahmetli eşi Nuriye Hanımefendiyi rahmetle, şükranla ve minnetle anarlar. Her fırsatta insancıl yüce tutumlarını yad ederler. Bir vefa örneği sergilerler. Yalnızca yerel halk mı? Oradan gelip geçen, arabasını durdurup su içen herkesin “Hizmeti geçenlerin geçmişlerinin canına değsin” demeden gittiğini duymadım. Oradan su götürüldüğü zamanlar, onlarca insan olurdu çeşmenin başında, uzun sıralar oluşurdu, sabah gelen ancak öğleye iki seneğini veya fıçısını doldurup eşeğine veya atına yükleyip giderdi. Yalnızca insanlar mı; çeşmenin ayağında biriken sulardan hayvanlar ve kurt - kuş öbür canlılar da yararlanırdı.

Köylere su gelene dek elli yılı aşkın bu bölgeyi bu su besledi. Bu nedenle 25 Nisan 1933, varolan köylerin suya kavuştuğu tarihtir, çok önemlidir. Nil Mısırlılar için ne denli kutsal ve yaşamsal ise, bu çeşme de yöre köyleri için o denli kutsal ve yaşamsal idi. Gerçi dünyanın her yerindeki ırmaklar kutsaldır ve hepsinin bir öyküsü, anısı vardır. Kiminde aşk anlatılır, kiminde yaşam, kiminde tarih. Her akan su çevresine yaşam verir. Küçük bir derenin bile çevresinde yaşam vardır. Büyük küçük canlılar yaşam bulur. Ağaçlar vardır, yeşiller suyolu boyunca dizilirler. Su, yaşamın eşitidir. Bir de upuzun ırmakları düşünelim ve öyküsü çok olanı, gizemli olanı, tarihi olan nehirleri düşünelim. Dönemin rahmetli Çorum Valisi Cemal Bardakçı ve merhum eşi Nuriye hanımın örnek toplumsal hizmetini ve değerini anlatmaya sözcükler yetersiz kalır.

Elli yılı aşkın süredir binlerce insana yaşam veren bu çeşmenin şimdiki yıkkın (viran) durumu içler acısıdır. Görenlerin, buralarda anısı olanların içini kanatmaktadır. Açıktan tarihe, kültüre, Vali Cemal Bardakçı ve eşi gibi yardımsever insanların saygın anısına duyarsızlıktır. Eminiz ki; tarih ve kültür bilinci olan, bir toplum olsaydık, bu çeşme korumaya alınır, bakımı yapılır, yanına da çeşmenin öyküsü yazılarak gelecek kuşaklara, bu halk bunca zorluğu aşarak buralara geldi, bu Cumhuriyet, halkını böylesine seven, kişisel ziynet eşyasını bozdurarak köylülerin çeşmesi için harcayacak denli değerli bürokratlar yetiştirdi, diye yazardık. Hem acıyor hem üzülüyoruz; ne tarihin, ne kültürün, ne de vefa gösterilmesi gereken insanların değerini biliyoruz.. Ne de örnek alıyoruz!

Umuyor ve diliyoruz ki; en azından bundan sonra söz konusu çeşmeye gereken ilgi gösterilir, onarılıp eski durumuna getirilir.. Böylelikle, kişisel altınlarını bozdurup bu çeşmeyi köylüler için yaptıranlar ölçüsünde tarihe, kültüre, vefa duygularına karşı saygılı davranmış olacağımızı düşünüyoruz ve ilgisi olan herkesin katkısını bekliyoruz.

Not; Değerli dostlar bugün biten yazımız üzerine Çorum Valimiz Sayın Necmeddin KILIÇ, Vali Yardımcımız kanalıyla, yayınlanan yazımızdan dolayı teşekkür ederek bizi onurlandırdılar. Bu duyarlılıklarından ve nazik yaklaşımlarından dolayı kendisine teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum. Ayrıca internet kanalı ile Gazetemizi okuyup duyarlılık gösteren Çorum içindeki ve dışarıdaki tüm hemşehrilerime de teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum. Mustafa AYDINLI