Herkes kendisinden kaçmak istiyor. Kendisi için çizilen o çizgiden, o yoldan gitmek yerine kimsenin geçmediği bir patika bulmak ve onun götürdüğü yere gitmek, varoluşuna bir kelime bulmak istiyor.

Yeryüzünün geçici zevkleriyle oyalanmanın, artık ruhunu acıttığının farkına varıyor.

Yüreğindeki kaygı oluşturan boşluk ve iz bırakan geçici ruh durumu içini oyuyor.

Yaşamın kendi içinde hayat bulan eksiklik ,yoksulluk, bir devinime değil de ruhta doldurulamayacak bir hiçlik, bir boşluğa dönüşüveriyor. Sevgili Rousseau'nun dediği gibi "şu anın tükenmez olmasını isterim" diyebileceğimiz dakikalar yok. Yaşamımız baygınlık türünde bir uyku hali...

Yeryüzünde her şey de kesintisiz bir akış halindeymiş gibi...Oysa hiç bir şey kesin bir biçim almadan ilerliyor. İlerleyen bu biçimsiz, anlamsız şeyi bir şekle ve bir biçime sokmak çabasıyla kendimizle savaşıyoruz. Zamanı yazdığımız kelimeler gibi eğip bükebileceğimizi sanıyoruz. Oysa Agustinus'un dediği gibi "gerçek zaman hep dışımızda kalıyor". Hep o yüzden dışındayız her şeyin...Yaşadığımızı sandığımız yer bile yok belki...Biz var mıyız ki ?

Ya da bu zamanı yaşıyoruz diye kendimizi mi kandırıyoruz? Oysa belki de yaşamıyoruz.

Belki de bir ışık kaynağından çıkıp, aynanın yüzeyine düşen saydam bir gölge gibi hiçsiz/hissiz bir düşüz ...

Neyse...

Öyle işte...

Sevgili arkadaşlar yeni yıl size ve size ait olanlara sağlık, huzur, mutluluk, sevgi ve maddi-manevi kazanç getirsin.

Yüreğinizin cümleleri gerçek olsun.

Sizi kimsenin üzmesine izin vermeyeceğiniz bir yıl olsun. Her şey gönlünüzce olsun.

Yeni yılınız kutlu olsun.