Dünkü yazımda, soykırımla ilgili Avrupa Parlamentosu'nun aldığı 15 Nisan 2015 tarihli ve önceki yıllarda alınan kararlara değinmiştim.
Soykırım iddiası, Osmanlı İmparatorluğunun dağılması sonucu Türkiye Cumhuriyetine miras kalan bir sorundur. 1915'den bugüne sürekli gündemde kalmış, Türkiye siyasetinin önüne sürekli bir engel olarak konulmuştur.
Öyle ki, AB'ye girebilmekte bir önkoşul olmuş; özellikle Batının, Türkiye üzerine
uyguladığı bir siyasal baskı haline dönüştürülmüştür.
***
Peki, ne idi bu sorun?
Birinci dünya savaşı sürecinde 1915 yılında imparatorluk yönetimince, Anadolu'daki Ermeni yurttaşlarının bir bölümüne "tehcir" uygulandı. Yani Anadolu topraklarının dışına (özellikle Suriye'ye) gönderildi.
İşte sorun, bu tehcirde ölen Ermenilere bir "soykırım" uygulandığı söylemidir.
Oysaki büyük bir imparatorluğun tüm cephelerinde kanlı bir savaş devam ederken, Anadolu'daki Ermeni başkaldırılarına olabilecek bir halk desteğine önlem alınmasıydı.
Elbette ki, tehcir sürecinde istenmeyen ölüm olayları olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda; örneğin Avrupa parlamentosuna göre 1,5 milyon, İngiliz verilerine göre 600 bin, TTK eski Başkanı Yusuf Halaçoğlu'na göre 56 bindir. Sonuçta çok net kesin bir sayı yoktur.
Oysaki savaş ortamında Türkler de, Ermeniler de kayıplar vermiş büyük acılar yaşamıştır.
Ortak yaşanmış bu acının yaralarını Türk ve Ermeni siyasetçileri, Türk ve Ermeni
tarihçileri birlikte sarmaları gerekirken ne yazık ki uluslararası alana taşınmıştır.
***
Bugün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 20 ülke Ermeni iddialarını "soykırım" olarak kabul etmiştir. Bunlar kabul ediliş yıllarına göre şu devletlerdir:
Uruguay (1965), Güney Kıbrıs (1982), Arjantin (1993), Rusya(1995), Kanada(1996), Yunanistan (1996), Lübnan (1997), Belçika (1998), İtalya (2000), Vatikan (2000), Fransa (2001), İsviçre (2003), Slovakya (2004), Hollanda (2004), Polonya (2005), Venezüella (2005), Almanya (2005), Lituanya (2005), Şili (2007), İsveç (2010).
Üstelik İsviçre'de "soykırımı inkâr" suç sayılmış; İsveç'in kabul ettiği yasada ise "Ermeni, Asurî, Keldani, Süryani ve Pontus soykırımı" olarak vurgulanmıştır.
Ve "BM Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu", Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Dünya Kiliseler Konseyi gibi kuruluşlar tarafından da "Ermeni Soykırımı" kabul edilmiştir.
Ve de işin daha vahimi, 2003 verilerine göre 26 ülkede 143 adet "Ermeni Soykırım Anıtı" bulunmaktadır. Ülkelere göre dağılımı ise şöyledir:
İngiltere(l), Belçika(l), Almanya(l), Mısır(l), İsrail(l), Hollanda(l), Polonya(l), İsviçre(l), Bulgaristan(2), Avusturya(2), Brezilya(2), Uruguay(2), Şili(2), Güney Kıbns(2), Yunanistan(2), İtalya(2), Kanada(3), Ukrayna(3), Arjantin(4), Lübnan(5), Suriye(6), İran(6), ABD(27), Ermenistan(28), Fransa(35).
Üzücü olan durum, ilk "Ermeni Soykırım Anıtı"nın Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta
dikilmiş olması; İran, Suriye ve Mısır'da da bu anıtların bulunmasıdır.
***
Ve ne yazık ki Türkiye siyaseti, soykırım iddiaları konusunda sınıfta kalmıştır.
Siyasetin bütün renkleri, 77 milyonluk Türkiye'nin cumhurbaşkanları, başbakanları, diplomatları, elçileri, tarihçileri bu kadar mı yeteneksiz ki kimseyi ikna edememiştir.

Nitekim 2000'de İtalya ve Vatikan'da, 2001'de Fransa'da "Ermeni Soykırımı" kabul edilmiş ve Fransa'da 35 tane "soykırım anıtı" dikilmişti.
O gün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Ecevit, yardımcılar da Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz idi. Hükümet ise DSP-MHP-ANAP koalisyonuydu.
1993'te Arjantin, 1995'te Rusya, 1996'da Kanada, 1997'de Lübnan, 1998'de Belçika "soykırım"ı onaylarken Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel idi. Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Necmettin Erbakan'ın Başbakanlık, Erdal İnönü'nün Başbakan Yardımcılığı yaptığı hükümetler dönemiydi.
Daha da üzücü olanı;
1994 yılı Şubat'ında Yunanistan'da, 19 Mayıs'ın "Pontus Rum Soykırım" günü olarak kabul edilmesiydi. Selanik'te iki "Pontus Soykırım Anıtı" dikilmesiydi.
O gün Demirel Cumhurbaşkanı, Çiller Başbakan ve İnönü Başbakan yardımcısı idi. Dışişleri bakanlarımız ise Yunanistan Dışişleri Bakanı ile uzo içip sirtaki oynuyorlardı.
Ve AKP hükümeti; 13 yıllık iktidar dönemlerinde Fransa'nın "Soykırımı İnkârı Suç Sayan Yasa"yı engelleyemediği gibi İsviçre, Slovakya, Hollanda, Polonya, Almanya, Venezüella, Litvanya, Şili ve İsveç'in "soykırımı" kabul etmelerini de engelleyemedi.
Ve daha da vahimi;
50 Eyaletinin 41'inde "soykırım" kabul edilmiş, 27 yerde "soykırım anıtı" dikilmiş, her yıl 24 Nisan'da "soykırım anma" törenleri yapılan ABD'nin Başkanının ağzına bakılır olunmuştur. Acaba "soykırım" diyecek mi diye...
Her seferinde ABD Başkanı "soykırım" demeyip "büyük felaket" deyince, bu yılı da
kurtardık diye sevinen bir devlet olunmuştur.
***
Yapılacak en doğru yöntem, bu sorunu Türkiye ile Ermenistan'ın birlikte çözmesidir. İki ülke halkları arasında geliştirilen düşmanlığa son verilmesidir. Büyük tarihi geçmişi olan bir ülkeye de yakışan budur.