Anadolu’da ilk çeşmelere, Hititler ’de (tapınak yapıları içinde, kral, din görevlileri tarafından kullanılan temizlenme yerleri) ve Urartular’da (Çavuştepe’de) rastlandı.
Çorum Müzesini ziyaret edenlerin dikkatini çekmiştir; müzenin bahçesinde karşılıklı olarak duran Hititlerden kalma iki tane çeşme vardır. Müze yetkililerinin verdiği bilgilere göre kaçak kazılarda define arayanlar tarafından bulunmuş, büyük bir olasılıkla yurt dışına kaçırılmaktan kurtarılmıştır. Çeşmelerle ilgili ayrıntılı bilgiler, müze yetkililerinden alınabilir.
Kaynağı Hititlere belki daha öncelere uzanan çeşmelerin değeri tartışılamaz. Suyun bütün canlılar için önemi bilinir. Şehirler, köyler akarsuların yakınlarına kurulmuştur. İçme suyu başta olmak üzere su kaynaklarının bol olduğu yerlere insanlar yerleşmiştir. Tarım yapabilmek, evcilleştirdikleri hayvanları besleyebilmek için su, vazgeçilemez bir kaynaktır
İklim değişiklikleri, susuzluk büyük sorunlara yol açmıştır. Kuraklık nedeniyle Orta Asya’dan göçler başlamıştır.
Şehirlerin, köylerin düzenli su gereksinimlerini karşılayabilmek için imece yöntemi uygulanmıştır. Maddi durumu iyi olanlar uzak yerlerden içme suyu getirip çeşmeler yaptırmıştır. Günümüz insanı için su sadece parayla satın alınan maddi bir varlıktır. Vahşi, barbar olarak nitelendirilen kızıl derililerin sözlerini yabana atmayalım:
“Son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, son nehir kuruduğunda insanlar paranın hiçbir işe yaramadığını anlayacak!”