Sol deyince aklımıza "Sosyalist Sol" ve "Sosyal Demokrat Sol" gelir. Sosyalist Sol, bir sınıf hareketidir. Sosyal Demokrat Sol ise siyasal bir kitle hareketidir.

Ama Batıda "Sosyal Demokrat Sol" sınıf kavgasının içinden doğmuştur. Türkiye'de ise böyle bir geçmişi yoktur. Konumuz "Sosyal Demokrat Sol”un iktidar sorunudur.

"Sosyal Demokrat Sol" ya da kısaca "Sosyal Demokrasi", ilk kez İsmet İnönü'nün ağzından 1965 seçimlerinden önce "Ortanın Solu" olarak ifade edilmiş ve CHP'nin siyasi kimliği olmuştur.

Ecevit'in sahiplenmesi ve içini doldurmaya çalışması ile toplumda bir kabul görmüştür. Emek eksenli siyasal hareketlerin yükselmesi de bu kabulde etkili olmuştur.

İşte bugün Sosyal Demokrasinin en güçlü temsilcisi durumunda olan CHP, il, ilçe kurultaylarını yapmış ve genel merkez kurultayı da yapılmak üzeredir.

Partinin tabanındaki kadrolar büyük ölçüde yenilenmiştir. İki yıldır parti üst yönetiminde ve politik anlayışında da büyük bir değişim süreci yaşanmıştır.

Elbette bu yenilenmenin ve değişimin olumlu ve olumsuz yanlan olabilir ve de tartışılabilir.

Ama en azından bu yenilenmede kullanılan argüman, partinin bu güne kadar uyguladığı politika ve söylemleriyle büyümediğinin tespiti olmuştur.

Artık iktidar olmak ya da siyasi sorumluluğu olan güçlü bir muhalefet olmak için söylenecek söz bitmiştir. Bu günkü kadrolar, önüne böyle bir hedef koymak zorundadır.

Çünkü emeğin bastırılmadığı, inanç gruplarının güven içinde olduğu, etnik farklılıkların gerilim konusu olmadığı bir siyasal iklime acilen ihtiyaç vardır.

Ama önce bu güne kadar olan başarısızlığın haritasına ve nedenlerine bir bakmak gerekir.

-Sosyal demokratlar, 1950 yılından bu yana, kısa süreli ortak hükümetler dışında, 62 yıldır bir iktidar ortamı yaşayamamıştır.

-Genel seçimlerdeki sayısal verilere baktığımızda, 1977 seçimlerinde %42' lik oy bu gün % 20-26 arasında değişmiştir.

-2004'te 3226 belediyenin ancak 478'ini alabilmiştir. Sayısal oranı % 15' tir.

-2009'da ise, 2947 belediyeden 504'ünü alabilmiştir. Sayısal oram % 17'dir.

-Türkiye'nin doğusunu büyük ölçüde kaybetmiştir. Oy oranı % 3-5 arasında kalmıştır. Ve doğudaki seçmen iradesi, etnik ve inanç kimliğine kaymıştır.

-Ve ülkenin kurucusu olan bu partinin, 36 ilde milletvekili yoktur.

Çorum'da da durum bundan farklı olmamıştır.

-Genel seçimlerdeki oy oranı 2007'de % 22, 2009'da % 24 olmuştur.

-İl genel meclisi seçimindeki oy oranı da 2004'te % 18, 2009'da 21 olmuştur.

-Ve 42 kişilik "İl Genel Meclisi" üyeliğinin 2004'te 3, 2009'da 4'ünü alabilmiştir.

-1983-2011 yılları arasında yapılan seçimlerde Çorum'da toplam 41 milletvekilinin CHP, SHP, HP olarak 9'unu alabilmiştir.

-Ve daha da çarpıcısı, Çorum'da 2009 seçimlerinde 38 belediyeden bir ilçe ve bir belde olmak üzere ancak ikisini alabilmiştir. Kaldı ki bu seçimler kıl payı kazanılmıştır.

Ne yazık ki, bu başarısızlığın sosyolojik bir analizi de yapılmamıştır.

Elbette Cumhuriyetin kurucusu konumunda ve Atatürk'ün kurduğu bir siyasî partinin, 62 yıldır halk desteğini kaybetmiş olması kolay kabul edilebilir bir durum olmaması gerekir.

Peki, bu başarısızlığın nedenleri ne olabilir?

-Sanki Sosyal demokrat siyasetle toplum arasında bir doku uyuşmazlığı yaşanmıştır.

-Sürekli Atatürk, Laiklik, Cumhuriyet vurgusu adeta bu değerlerin erimesine neden olmuştur.

-Ve Türkiye'de siyaset, özellikle 12 Eylül darbesinden sonra inanç gruplarının üzerine oturmuştur. İşte inanç gruplarının üzerine inşa edilen bu siyaset, Sosyal Demokratları adeta geniş halk kitlesinden tecrit etmiştir.

-Zenginleştirilmesi gerekirken, 1938'e kadar olan değerlerle dondurulmuş olan Kemalizm, günümüze hitap etmeyen ideolojik bir kalıba sokulmuştur.

-Uzun süre Kürt sorunu, Alevi sorunu için bırakın taraf olmayı öncü olması gerekirken, iç politik hesaplarla dışında kalınmıştır.

Ancak Kılıçdaroğlu'nun son günlerde "Kürt Sorunu" ile ilgili yaptığı girişim yeni bir açılım yaratmıştır.

-CHP'nin en büyük zafiyeti ise, Siyasal Devletçiliği çok katı biçimde savunması ve siyasetini bunun üzerine inşa edişidir.

-Ve değişen toplumsal dokuyu okuyamamış oluşudur. Bu nedenle kullandığı politik söylemler ne CHP'yi güçlendirmiş, ne Türkiye solunu, ne de Kemalizm'i...

İşte Sosyal Demokratlar; bu toplumla buluşabilmesi için, ana eksenini kaybetmeden, ezberlerini biraz bozup geleneksel kabuğunu kırmalıdır.

İllerde oluşan yeni yönetimler ve oluşacak genel yönetim bunun öncüsü olmalıdır.

En azından gerek Çorum'da gerekse Türkiye genelinde Sosyal Demokrat siyaseti, 1977 seçimlerindeki değerlere ulaştırmak olmalıdır.

Çünkü her şeye hayır demeyen, gündemin peşinden sürüklenmeyen, ülke sorunlarına iktidardaymış gibi çözüm üreten, tabularını yıkan güçlü bir muhalefete ihtiyaç vardır.

Çünkü bu ülkenin sorunları, tek bir partiye ya da iktidara yıkılacak sorunlar değildir.

Kürt sorunu, Alevi sorunu, Kıbrıs sorunu, Suriye sorunu, Kuzey Irak sorunu ve Ermenistan'la olan sorunlar bu ülkeyi temelinden sarsacak sorunlardır.

Çorum'a gelince; 38 belediyeden en az 10'unu, 42 il genel meclis üyeliğinden 12'sini alacak bir başarı gösterilemezse, bu görevi o gün bırakın dersek bilmem ayıp olur mu?