Yıllar önce Kadıköy Halis Kurtça Kültür Merkezinde Şeyh Sa’di için yaptığım bir
“Şiir ve Müzik” gecesinde konuşmama şu dörtlüğümle başlamıştım.
Ayağa kalkın İran’lı bir dâhi geliyor,
Hikmetten, felsefeden nasihatler veriyor,
Ellerinde Bostan ve Gülistan Acem Sultanı,
Çağlara sığmayan Şiraz’lı Sa’di geliyor..(Mehmet Özata)
Sa’di, Salgur Atabekliğinin hüküm sürdüğü sırada İran topraklarının Şiraz kentinde doğmuştur. Çocukken babasını kaybedip dedesi ve amcası tarafından yetiştirilmiştir. Daha sonra Bağdat'a gidip Nizamiye Medreselerinde öğrenimini tamamlamıştır.
Otuz yıl boyunca Hindistan ve Kuzey Afrika'yı dolaştıktan sonra 1256'da memleketi Şiraz'a dönerek şiirlerini yazmaya başlamıştır. Günümüzdeki en çok konuşulan eserleri Gülistan ve Bostan'dır. Moğol ve Haçlılarla yapılan savaşlara katılmıştır. Haçlılara esir düşmüştür. On dört defa hacca gitmiştir.
Bütün şiirlerinde Sadi mahlasına rastlanmaktadır. Günümüzde Sadi'nin kabristanı  Sadi Türbesi, Şiraz'ın başlıca turistik mekânlarındandır.
GÜLİSTAN’DAN SEÇMELER
Kıskanç adam, Tanrı’nın nimetini kıskanır, günahsız insanlara düşman kesilir.
Görmüştüm vaktiyle alık birini, / Kınıyordu bir mevki sahibini,
“A efendi” dedim, “sen talihsizsen,” / Mutlu insanlara iftira neden?
Kıskanç adam için bela isteme, / O talihsiz zaten bela içinde!
Varken onun haset gibi düşmanı, / İstemem senin ona düşman olmanı!
Sasani hükümdarı Ardeşir, bir Arap hekimine : “Günde ne kadar yemeli ?diye sordu. Hekim de ,” Yüz dirhem yeter” dedi. Ardeşir, “Bu kadarcık şey neye yarar? deyince, hekim şöyle dedi. “ Bu kadarı seni taşır, bundan fazlasını sen taşırsın!”
Yaşamak, şükretmek için yemeli, / Ömrü yemek için tüketmemeli!
Düşmanlarımı çok severim ama dostlarımın dalkavukluğu beni çok yaralar.
Dostların sohbeti üzer ruhumu, / Güzel gösterirler kötü huyumu,
Kusurumu hüner, erdem sayarlar. / Dikenimi yasemin yaparlar,
Nerede o pervasız, küstah düşmanım? / Göstersin bana nerede ayıbım?
Sa’di’nin çoğu sözleri sevinç veren hoş şeylerdir. Sa’di şifalı öğütleri söz ipliğine inci gibi dizmiş, acı öğüt ilacını zarafet balıyla karıştırmıştır. Okuyan usanmasın, eser de makbul olma mutluluğundan yoksun kalmasın diye…
Gülistan adlı eserini tamamlayan Sa’di diyor ki;
Biz öğüdümüzü yerinde verdik, / Ve bu amaç için zaman tükettik,
Buna kimse rağbet etmese bile / Haber götürmektir düşen elçiye,
Sen ey bu kitabı okuyan insan! / Yazarına rahmet dile Tanrı’dan,
Kendin için ne dilersen rica et, / Bu Sa’di için de, dile mağfiret…
Şimdiye kadar okuduğum kitaplar arasında en güzeli Sa’di’nin Gülistan ve Bostan adlı kitaplarıdır. İki kitabı da üçer defa okudum. Sizlere de tavsiye ederim.
Bu sabah udi Bilsay Kadıoğlu ile beraber spor yaparken sözleri Mehmet Erbulan’a, bestesi Zekai Tunca’ya ait şu güzel Kürdilihicazkâr şarkıyla güne başladık.
Bahar çiçek çiçek gelince güzel / Hayat sevilince sevince güzel,
Arılar bal petek verince güzel, / Hayat sevilince sevince güzel.
Dostluğun temeli ilk harcı sevgi, / Her derdin çaresi ilacı sevgi
Gönüller sultanı baştacı sevgi, / Hayat sevilince sevince güzel…
Hayat pek güzel olmasa da, bu güzel şarkılarla hayata tutunmaya çalışıyoruz. 
5 Kasım Cumartesi günü saat 14,00’de Çorum lisesi 1963 mezunu arkadaşlarımla, Kadıköy Rıhtım caddesi Saray Muhallebicisinde buluşacağız. Tuncer Cücenoğlu, Haldun Karaoğlu, Tuncay Erzurumlu, Sefer Kaya, Metin Muci, Üstün Atalay, Abdullah Bükülmez, Hüseyin Eyüpoğlu, Hüseyin Kadayıfçı ve Yaşar Köstekçi gelecekler. Sizleri de bekleriz.          
2 Kasım 2016