Anne ve babanızda var olan sevgi anlayışı size de geçmiştir. Daha açık bir deyimle sevgi genetiktir. İçinizdeki sevginin gerçek bir anlama kavuşabilmesi için öğrenilmesi, uyandırılması ve uygulanması gerekir. Bazıları sevgiyi kendini kandırma hastalığı olarak yorumlar. Sevgi insanlara Allah’ın bir lütfu, insani değerlerin en yücesi, yaşamın tek anlamı ve hayatı canlandıran en yüce insan enerjisidir.

Bazen dostlarımla yazışırken, sitemkâr bir ifadeyle;

Bildiğim yerde misiniz? Bileyim. / Gördüğüm halde misiniz? Göreyim,

Ara sıra bir iki satır yazın da / Varlığınıza şükredip sevineyim… (Mehmet Özata)

Derim. Onlar da bin dereden su getirircesine zorlanarak, unutmadıklarını anlatmaya çalışırlar.

İstanbul Göztepe’deki hayat alanım Özgürlük parkında spor yaparken herkesle selamlaşırım. Gezdirilen bütün çocukları da dokunmadan gözlerimle severim. İçimdeki sevgiyi yüzüme yansıtarak çocuklarla gözlerimle iletişim kurarım.

Çocuklar da sevgi enerjime tebessümle cevap verince de dünyalar benim olur.

Parkta Pandemi öncesi çocuk arabasında gezdirilen bir çocuğu görmeye gittiğimde çocuk arabasında sarıp sarmalanmış bir köpekle karşılaştım. Gayrı ihtiyari “Allah bağışlasın” diyerek oradan uzaklaştım.

Rahmetli babam Mustafa Kemal Özata da çocukları çok severdi. Sanırım babamdan bana miras kalmış çocuk ve insan sevgisi.

Rahmetli kemani Fikret Karahan hocamın çalıştırdığı “Sevgi Musiki Topluluğunun” bir konserinde sunuculuk yaptım. Konser arasında bazı arkadaşlarla sohbet ederken beni göz ucuyla izleyen bir beyle göz göze geldik. Belli ki o beni, ben de onu tanıyordum. Beynimdeki çekmecelerden biri “Mehmet, bu bey Batman’dan arkadaşın Yüzbaşı Tuncay Yıldırım” dedi. Beni hatırlamaktan vazgeçen Tuncay beyin yanına giderek, “Nasılsınız Batman’dan Yüzbaşı Tuncay Yıldırım” dedim.

O da, “Ben de sizi hatırladım Mobil Müdürü Mehmet bey” dedi ve kucaklaştık.

Ben Tuncay beyin yanına gitmeseydim, göz aşinalığı anlamsız kalacak, “Acaba kimdi o adam “ diyerek hafızamızı uzun süre meşgul edecekti. Tuncay Yüzbaşı aramıza katılınca Kadıköy Musiki Cemiyeti Başkanı Enver Şengül, “Mehmet bey benim dünürüm Albay Tuncay Yıldırım’ı nerden tanıyorsun?” dedi. Batman’dan tanıştığımızı anlattık.

Tuncay Albay, bana “Mehmet bey sen Çorum’luydun değil mi?” dedi. “Evet” dedim. “Ben Çorum’da 5 sene Alay komutanlığı yaptım. Ayrıca, Osmancık’lıydın sanırım,

“Evet” dedim. “Osmancık Belediye Başkanı Avni Kılıç nasıl? “ diye sordu.

”Avni Kılıç çok yakın arkadaşımdır. Lezzetiyle dünyaca meşhur Osmancık pirincinin 1997 yılında patentini alarak bütün dünyaya tanıttı” dedim.

Sonra Avni başkanı telefonla arayarak “Üstadım burada eski bir dostun var” diyerek telefonu Tuncay beye verdim. Uzun uzun konuşarak hasret giderdiler.

Konserin ikinci bölümünde protokolde oturan konuklardan Semahat Özdenses’i sahneye alarak beraberce kendi bestesi olan;

Akşam oldu hüzünlendim ben yine / Hasret kaldım gözlerinin rengine,

Gel mehtabım gel sevgilim gel yine / Hasret kaldım gözlerinin rengine…

adlı sözleri Ahmet Cengizoğlu’na ait çok sevdiğim Uşşak şarkıyı okuduk.

Ardından yine kendi bestesi olan sözleri Hüseyin Yurdabak’a ait Uşşak şarkıyı okuduk.

Her mevsim içimden gelir geçersin, / Sen vefasız yolcu kalbim viran edersin,

Merhaba demeden elveda dersin, / Sen vefasız yolcu kalbim viran edersin…

Konuklar arasında her zamanki tarzı ve tavrıyla dikkati çeken Bülent Ersoy, Semahat hanımı ve bizleri ayakta alkışladı.

Şarkılardan sonra Semahat Özdenses’in elini öperek teşekkür ettim. Bir ara mikrofonu elimden alan Semahat hanım, “ben de seyircilere birkaç şey söylemek istiyorum” dedi.

Kadıköy Evlendirme Dairesi yanındaki konser salonu hınca hınç dolu. İstanbul’un ve Kadıköy’ün tanınmış şairleri, bestekârları ve saz üstadları pür dikkat Semahat hanımı dinliyorlar. Semahat hanım, “ Sevgili müzikseverler, alkışlarınızdan anlıyorum ki, konserimizi ve iki çok sevilen bestemi çok beğendiniz. Bir ara Bülent Ersoy’a bakarak

“Önemli olan şarkı söylemek değil, çok güzel besteler yaparak bütün müzikseverlerin gönül tahtında yer alabilmektir. Sizler bizleri var ettiniz, bizler sizlerle bu günlere geldik.

Hepinize gönül dolusu teşekkür ederim.” dedi.

Konser sonrası bütün seyirciler sevgili hocamız Fikret Karahan’ı, Semahat Özdenses’i ve koromuzu ayakta alkışladılar.

Çok şükür musiki sevdamız ve musiki aşkımız bizleri hâlâ ayakta tutuyor.

Ne güzel söylemiş yüce Mevlana ;

Aşk beni arif etti, / İnceltti zarif etti,

Ben aşkı bilmezdim, / Aşk beni tarif etti…

Yalıkavak’tan selam, sevgi ve saygılar…

16 Haziran 2021