2014 yılı Mart ayında eşimle İstanbul Galatasaray’da Ziraat Bankası Sanat Galerisinde öğrencimiz Hasan Kırdı’nın resim sergisinin açılışına gittik.
Eşi Gülçin hanımla bizi karşılayan Hasan beyin suluboya tablolarına hayran olduk.
En az beş bin liradan satışa sunulan tabloların pek çoğu satıldı.
Şimdiye kadar basından ve özellikle Facebook’taki olağanüstü resimlerinden tanıyabildiğimiz Hasan Kırdı meğer dünya çapında bir ressam olmuş.
Yıllarca Paris’te kalarak sanatını geliştirmiş. Komet (kuyruklu yıldız) adıyla dünya çapında ünlenen ressam hemşehrimiz Gürkan Coşkun’u da Paris’ten tanıyormuş.
Sergiye katılım çok yoğundu. Biz ayrılmak için izin isterken Hasan beni kucaklayarak,“Hocam, bir daha elinizi öpebilir miyim? Siz belki hatırlamazsınız, lisede ağabeyim Mustafa Kırdı’nın (Sosyal Bilgiler öğretmeni oldu, emekli) velisiydiniz. Babam beni Liseye yollamadığı için siz ağabeyimle evimize kadar gelip, “Hasbi bey, ben Hasan’ın da velisi olacağım” diyerek elimden tutup beni liseye kaydetmiştiniz.
Siz olmasaydınız babam beni liseye yollamayacaktı, sayenizde buralara kadar geldim, size bu yüzden minnettarım” dedi.
Gözlerim yaşardı, ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Bir öğretmen için bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi?
Hasan’ın deha derecesindeki bu yeteneği bir şekilde mutlaka ortaya çıkardı ama, eğitilmemiş yeteneği onu bu denli dünya çapında bir sanatçı yapamazdı.
Bugün, tablolarını hayranlıkla seyrettiğim ve kendisiyle gurur duyduğum sevgili öğrencim ressam Hasan Kırdı’yı bu yüzden sizlere tanıtmak istedim.
Hasan Kırdı, 1957 yılında Serik’te doğmuş. Serik Zabıta Müdürü Hasip Kırdı ve Mürüvvet hanımın oğludur.
Hacı Mehmet, Mustafa, Sefer, Nimet, Meziyet adlı beş kardeşi vardır.
Hasan Kırdı, Güzel Sanatlar fakültesinden sonra, 7 yılı devlet memuru olmak üzere 21 yıl yöneticilik yapmış. Bu esnada resim çalışmalarına amatör olarak devam etti ve değişik sanat etkinliklerine katıldı.1998 yılında Paris’e yerleşti. Profesyonel olarak resim çalışmalarına burada devam etti. 2005 yılından bu yana çalışmalarına Antalya ve Paris’te devam etmektedir. Sanatçı eserlerinde gerçekçi bir yaklaşım sergiler, tüm eserlerinde derin bir empresyon etkisi görülür.
Bu sabah Yalıkavak’tan telefonla görüştüğüm Hasan bey, 55. Kişisel sergisini New York Contenporary Art’ta ve 56. kişisel sergisini de Tayvan’da açmış.
Hasan Kırdı kendisini şöyle ifade ediyor;
Sulu boya resim sanatının en zor tekniğidir. Doğacı ve izlenimci bir sanatçıyım.
Eserlerimde, natürmort, yağmur, deniz resimleri ve bazen Anadolu’nun bir köyünü görmek mümkün. İnsanlar, atlar, köpekler resimlerimin çoğunda figürler oluşturuyor. Son dönemde resimlerimde oryantalizm de yer almaya başladı.
Sanırım, resimlerim beni daha iyi ifade eder ve benden daha iyi konuşurlar.
Sanatçılar farklı insanlardır. Onlar doğaya bir başka gözle bakarlar, onların gözleri bizim gözlerimiz değildir, onlar doğayı başka türlü görür ve bizim görmediklerimizi gösterirler. Onların kulakları, kalbi, ruhu başkadır; bizim duymadıklarımızı, bizim sezemediklerimizi, bizim duyup ta anlatamadıklarımızı onlar duyar, onlar anlatır. Güzele güzel, güle gül demezler, renklerin, ışıkların, duyguların büyüleri içinde tabiatı resmederler. Onlar bir bal arısıdır.. Denizler, dağlar vadiler aşar; sayısız güller, çiçekler üzerinde dolaşır, onların gizli renklerinden, kokularından, tatlarından oluşan bir iksir yaparak ruhlarımızı beslerler.
16. yüzyılda Kanuni zamanında yaşayan şair Baki ne güzel söylemiş ;
Âvâze-i bu âleme Dâvut gibi sal / Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş…
Hasan Kırdı da, muhteşem tablolarında renkleri dans ettirerek, âvâzesini asumana Uşşak (aşıklar) makamında renklerden oluşan hoş bir sadâ olarak sunmuş yüce bir sanatçıdır. 16 Eylül 2015