Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki; “Onların Doları varsa, bizim de Allah’ımız var”

Bir zamanların Başbakan’ı, Sayın Binali Yıldırım ise; “Dolar; Dolsa ne olur?, Dolmasa ne olur?” dedi. Haliyle sade vatandaşımız, mikrofon tutan spikere, “Doların yükselişini nasıl karşılıyorsun?” sorusuna; Aynen şöyle dedi; “Bana ne dolardan. Ben ekmeği dolarla mı alıyorum?”

Seçenle, seçilenin görüş uyumuna diyecek yok. Birisi deseydi, ülkenin ekonomisini yorumla, sanıyorum aşağıdaki üç veciz sözden, daha çarpıcı bir anlatım olamazdı.

Cumhurbaşkanı; “Onların doları varsa, bizim Allah’ımız var”.

Başbakan; “Dolar; dolsa ne olur?. Dolmasa ne olur?”.

Sade vatandaş; “Ben ekmeği dolarla, almıyorum”

Yıl 1938 Atatürk dönemi, Dolar; 1 $ = 1,26 TL. de bıraktı. AKP iktidarı 2002 sonunda 1 $ = 1,61 TL’den aldı, oysa bugün 6 TL’yi geçmiş durumda. Böylesine yükselişin sorumlusu günah keçisi, dış güçler olarak açıklanabilir mi? Biz bu katmerli yükselişin neresindeyiz? Sanıyorum masum ve mağduruzdur. “Bizim Allah’ımız var.” derken, diğer milletleri Allah’sız mı görüyoruz? Oysa İslam inancına göre, Allah tüm insanları yaratmadı mı? Merak ediyorum, din âlimleri bu sorunun yanıtını nasıl verirler?

Sayın Cumhurbaşkanı; “Ekonomimize yönelik saldırının, doğrudan ezanımıza ve bayrağımıza yönelik saldırılardan hiçbir farkı yoktur” diyerek mevcut krizi; “Milli ve Dini” seferberlik mesajları ile %50’ye yakın devalüasyon göz ardı edilerek, hedef değiştiriliyor. Türk Halkı %50 fukaralaştı. Rahip Brunson olayı, krizin başlıca sebebi değildir.

Henüz bu kriz, asıl depremin öncü sarsıntıları. Artçı sarsıntılara gelindiğinde, iktidar gücünü yitirmiş olacak, doğal olarak. Var olan gücünü, baskıyla korumanın dışında da, bir çıkışı kalmıyor.

Bilelim ki; hamuru, mayası, Mustafa Kemal ruhuyla, yoğrulmuş Türkiye Cumhuriyeti’ni, demokratik hedeflerinden saptırmak kolay olmayacaktır. Er, geç, sel akıp, yatağını bulacaktır.