Nedir bu şeker sorunu ve neden satılıyor şeker fabrikaları?

Yakın geçmişte iki kez gündeme gelen ve tepkiler nedeniyle ertelenen ve de bu kez kararlı olarak yeniden, hem de OHAL döneminde gündeme getirilen bu sorun nedir?

Nitekim iktidar partisinden bir milletvekili, yani AKP Çorum Milletvekili Salim Uslu da "...şeker fabrikaları özelleştirilmemeli" dediğine göre...

-Bu, yalnız bir özelleştirme midir?

-Yoksa başka nedenler mi vardır bu satışın arkasında?

* * *

Şekerde fabrikalaşma, ilk kez 1923'te kurulan Uşak Şeker Fabrikası ile başlamıştı.

Bugün ülkemizde, şeker pancarından şeker üreten 33 tane şeker fabrikası vardır. Bunların 25'ini devlet işletmektedir, 8'ini özel sektör...

Ayrıca tümü özel ve yarı ortaklığı bir Amerikan şirketi Cargill'e ait olan, 10 tane de nişasta bazlı şeker (NBŞ) üreten şeker fabrikası vardır.

Ama bugün gündemde Afyon, Alpullu, Bor, Burdur, Çorum, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Muş, Turhal ve Yozgat şeker fabrikalarının satışı vardır.

Yani devlete ait olan 14 şeker fabrikası satılacaktır. Bir diğer ifadeyle özelleştirilecektir.

Ve satış sonunda 11 devlet, 22 özel fabrika pancardan şeker üretir olacaktır.

* * *

Peki, toplumdaki bu endişenin ve bu itirazın kaynağı nedir?

-Zaman içinde pancarla şeker üreten fabrikaların kapanacağıdır; bu durumun nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimini artıracağıdır.

-Daha açık bir ifadeyle bu 14 fabrikanın da özelleştirilmesi, pazarın NBŞ üreticilerine peşkeş çekmek olacağıdır.

-Bu fabrikaların pancar yerine mısır şekeri üreten yabancı şirketlere, özellikle de başta Amerikan şirketi olan Cargill'e bırakılır olacağıdır.

Ki, bu NBŞ'nin obeziteye ve diyabet denilen şeker hastalığına neden olan tehlikeli bir şeker olduğu tıp uzmanlarınca dillendirilmiştir.

-Elbette özelleştirmenin yalnız şeker fabrikalarının kapanmasına değil, zamanla şeker pancarına dayalı üretim çeşitliliğinin de yok olmasına yol açacağıdır.

-Ve de özellikle birçok pancar üreticisine zarar vereceğidir.

Çünkü şeker üretimi, Türkiye nüfusunun yaklaşık % 15'inin temel geçim kaynağıdır.

* * *

Ama iktidar adına konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba der ki;

"Şeker fabrikalarımızı, pancar üreticilerimizi olumsuz etkileyecek hiçbir uygulamaya izin verilmeyecektir.'"

Oysaki bu durum başka alanlarda da yaşanmış, aynı sözler söylenmiş ve bakanın dediği gibi olmamıştı.

-Son yıllarda uygulanan şeker politikası ve özelleştirme girişimleri üzerine bile, pancar üretimi yapan çiftçi sayısı 500 binden 105 bine düşmüştür. Pancar üretimi yapılan tarım alanları

% 40, üretim miktarı ise % 30 oranında azalmıştır. Ki, daha da azalır olacaktır.

* * *

Nitekim benzer durum sütte de olmuştu.

Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) 1995'te özelleştirildi. SEK'e ait 32 işletmeden 25'i kapatıldı. Binaların çoğu yıkıldı. Bir kısmının yerlerine alışveriş merkezleri (AVM) yapıldı. Ve benzer durum tütünde de olmuştu.

-Tütün üreten 450 bin üretici sayısı 35 bine indi.

-Yıllık 290 bin ton üretim 62 bin tona düştü.

-Ve daha da önemlisi, Tekel sigara üretirken % 100 yerli tütün kullanıyordu; Tekerden sonra sigara üreten uluslararası kuruluşların yerli tütün kullanım oranı bugünkü verilere göre % 13'ler oldu.

Yani yeni bir dışa bağımlılık oluşturuldu.

* * *

Ancak bilmemiz gerekir ki, bu politikaların önü 12 Eylül darbesiyle açılmıştı.

Ülke ekonomisini küresel sermayeye teslim eden meşhur "24 Ocak Kararlan", ancak 12 Eylül 1980 darbesiyle uygulamaya konulmuştu. Özelleştirmenin önü açılmış, küresel sermaye ülke ekonomisini teslim almıştı.

İşte bu nedenle denilebilir ki:

Bugün ülkenin milli kaynaklarını, milli üretim alanlarını özelleştirme adıyla küresel sermayeye açmak, bir ölçüde 12 Eylül felsefesine hizmet etmiş olmaktır.

Ülkeyi yönetenlerin, özellikle 12 Eylül felsefesine itiraz edenlerin, bu konuya birde bu açıdan bakması gerekir.

Yani şeker de tütün gibi küresel sermayeye teslim edilmemelidir.