-Yine vaatler dolaşıma sunuldu.

-Yine seçmen, rüşvetle satın alınmak üzere...

-Yine seçmen, alınacak-satılacak, yani bir "meta" olarak görülmek üzere...

Tüm seçimlerde olduğu gibi...

Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ahdim olsun" diyerek?

"Faizler düşürülecek. Enflasyon aşağıya çekilecek. Cari açık kapatılacak. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacak."

Ve "Emekliye iki bayram l000'er lira ikramiye verilecek."

Ne diyor Meral Akşener?

"Herkesin banka borçları sıfırlanacak."

Ne diyor Muharrem İnce?

"19 Mayıs ve 29 Ekim bayramlarında gençlere 500'er lira yardım yapılacak."

Ne diyor Temel Karamollaoğlu?

"3.Havalimanı, Şehir Hastaneleri, Çanakkale Geçiş Köprüsü ve Kanal İstanbul gibi büyük projeleri durdurulacak."

***

Benzer vaatler tüm geçmiş seçimlerde de yapılmıştı. Nitekim 1 Kasım 2015 seçimlerinde:

-Mazot 1.80 TL olacak demişti CHP, 1.75 olacak demişti MHP.

-Mazot ve gübreden vergi alınmayacak demişti HDP, yem ve gübreden vergi alınmayacak demişti AKP.

-Emeklilere yıllık 1200 lira ilave demişti AKP, iki bayramda birer maaş ikramiye demişti CHP.

-Yıllık 2800 lira destek demişti MHP, en küçük emekli maaşı 2000 lira olacak demişti HDP.

-Ve asgari ücret 1300 lira olacak demişti AKP; 1500 lira demişti CHP; 1400 lira demişti MHP; 2000 lira demişti HDP. Ve Haydar Baş 5000 lira demişti.

Yani o gün de seçmen, bu vaatlerle satın alınmak istenmişti...

***

Oysaki bu ülkenin siyaseti bu olmamalı idi...

-Ve bu toplum aptal yerine konulmamalı idi...

-Ve de vatandaş alınıp-satılan, yani bir "meta" olarak görülmemeli idi...

Çünkü bu vaatler, 81 milyon insanın gözüne baka baka 5 milyon asgari ücretlinin, 12 milyon emeklinin oylarını satın almaktır.

Çünkü bu vaatler, 81 milyon insanın gözüne baka baka bu insanları, iradesini satacakmış gibi görerek aşağılamaktır.

Yani özetle, toplumun siyasal kimliğini, siyasal seçiciliğini siyasal bir metaya dönüştürmektir bu vaatler.

Oysaki bu toplumun siyasal tercihleri hiçbir zaman parasal vaatlerle olmamıştır. Çünkü farklı ölçütleri vardır bu toplumun. Ve de farklı ölçüleri tercih etmiştir.

Bu ölçüler doğrudur, yanlıştır, ayrı bir tartışma konusudur; ama kişiliğini parayla satmamıştır bu toplum.

***

Ve yine geçmişten bir örnek:

-Bir zamanlar Demirel, "kim ne veriyorsa benden 5 fazlası" demişti.

-Bir zamanlar Çiller, "herkese iki anahtar" demişti.

-Bir zamanlar Ecevit de "vaatlerde” bulunmuştu.

Ama o, "kalkınma köyden başlamalı" demişti.

"Toprak işleyenin, su kullananın" demişti.

Ve "Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen" demişti. Yani toplumcu bir çözüm önermişti.

İşte, halkçı ve yurtsever siyaset bu olmalıdır. Yani asgari ücretlinin, emeklinin, köylünün umudunu siyasal bir rant olarak kullanmayan bir kimlik olmalıdır.

***

Elbette seçim dönemlerinin vaatleri olacaktır ve de olmalıdır. Ama bu vaatler siyasal ve toplumsal projeler olmalıdır.

-Bugün ticari bir sektöre dönüşmüş olan eğitimin, eğitim sorununu çözen projeler olmalıdır bu vaatler.

-Ve yine ticari bir sektöre dönüşmüş olan sağlığın, sağlık sorununu çözen projeler olmalıdır bu vaatler.

Ve bu vaatler:

-Ülkenin çok temel sorunu olan Kürt sorununu çözen projeler olmalıdır.

-Bugüne kadar çözülmemiş olan ve büyük katliamlara uğramış olan Alevi toplumun sorunlarını çözen projeler olmalıdır.

-Ve bu toplumda yıllarca mayalandırılmış "etnik ve inanç eksenli" yarılmayı çözen projeler olmalıdır.

-Ve de ülkemizi de bir ateş çemberinin içine almak üzere olan Ortadoğu'daki gelişmelere karşı bir milli siyasi proje olmalıdır.

Özet olarak vatandaşın oyunu parayla satın alan vaatler olmamalıdır.