ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ
Emekli öğretmen Sami Akpınar’ın yazılarını okuyor musunuz?
Çorum’un donanımlı ve duyarlı eğitimcisi Sami Akpınar, son
derece tutarlı bir mantık kurgusuyla ve mükemmel bir üslupla, düzenli olarak
her hafta pazartesi günleri bu gazetede yazıyor. Bazen, başladığı yazının iki
gün, üç gün sürdüğü oluyor. Ayrıca, yeri geldiğinde özel günler için özel
yazılar da kaleme alabiliyor.
Akpınar hocanın dünkü “O, yazılmış en güzel bayrak şiiriydi”
başlıklı yazısını kaçırdıysanız eğer, düne dönüp mutlaka okuyun.
Yazının baş tarafını buraya alırsak, hararetle tavsiye
etmemizin nedenini hemen anlarsınız.
Ve “her şeyden önce birbirimizi anlamaya çalışmamız
gerektiği” mesajını da hemen çıkarırsınız.
* * *
"Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü...
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü." diye
başlıyordu...
Bu şiiri doya doya okuyan oldu, okuyamayan oldu. Şiirin
verdiği hazzı duyan oldu, duyamayan oldu. Çünkü uzun bir dönem şairler,
yazarlar paylaşıldı bu ülkede.
Karikatüristler, ressamlar, heykeltıraşlar paylaşıldı.
Ozanlar paylaşıldı, türküler paylaşıldı. Türkülerin, şarkıların dinlendiği
alanlar paylaşıldı.
Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin solun şairi; Necip
Fazıl, Arif Nihat Asya, Mehmet Akif sağın şairi oldu.
Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Aziz Nesin solun yazarı; Peyami
Safa, Nihal Adsız, Cemil Meriç sağın yazarı oldu bu ülkede.
Her kamp karşı kampın yazarını, şairini okumadı ve
okuyamadı. Her kamp karşı kampın ozanlarını, şarkılarını, türkülerini dinlemedi
ve dinleyemedi bu ülkede.
İşte bu şairlerden biri de Arif Nihat Asya. Onun en güzel
şiirini, "Bayrak" şiirini karşı kampın diye okuyamadık. Ama o şiir,
bayrak üzerine yazılmış en güzel şiirdi.
Öyle ki, Türk sağı Nazım'ı okuyamadı, Türk solu Necip
Fazıl'ı. Sanki okumak kimliğini inkâr etmekti. Ve Türk sağı Mahzuni'yi
dinleyemedi, Türk solu Ozan Arifi.
Yani Türkiye'de her alanda korkunç bir yarılma oldu. Ve bu
yarılma inanç gruplarına da, tüm sosyal hayata da yansımıştı. Konuşulan dile de
yansımıştı. Sağ "İnkılâp" dedi sol "Devrim", sağ
"Meselâ" dedi sol "Örneğin"...
* * *
Sami Akpınar, son yıllarda Türkiye’de bir şeyler olmaya
başladığını da belirterek “Sanki toplum kendini yeni keşfeder oldu.
Konuşulmayanlar konuşulur oldu. Sanki bir kısım tabular yıkılır oldu” diye
sürdürüyor yazısını.
Bu doğru tespitler karşısında, Sami Akpınar hocaya kocaman
bir teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyoruz.
Gerçekten, birbirimizi dinlemeye, anlamaya, yeni deyişle
“empati yapmaya” ve sonuçta da “birbirimizi hoş görmeye” o kadar ihtiyacımız
var ki…
Sağ-sol diye keskin kamplaşmalardan çok çektik.
Alevi-Sünni diye, Türk-Kürt diye ayrışmaların sonu hepimiz
için felaket olmayacak mı?
Bu gerçeği göremiyor muyuz?
Bir toplum nasıl “göz göre göre” kendi yok oluşunu
hazırlayabilir?
Nasıl doludizgin gidebilir uçuma doğru?...
Neyse ki, Akpınar hocanın belirttiği gibi, giderek daha çok
dersler çıkarabiliyoruz geçmişin yanlışlarından.
Örneğin, sağcılar solun şairine, solcular sağın şairine
kulak vermeye başlıyorlar.
Anlayabiliyorlar, duygularını paylaşabiliyorlar.
Ama, henüz çok başlardayız.
Daha çok mesafe almak zorundayız.
* * *
ÇORUM HABER’in işlevi de zaten, Alevi ile Sünni, sağ ile sol arasında köprü olmak değil mi?
ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ