Çorum’un yetiştirdiği dünya çapında bir sanatçı ağabeyimiz Sait Maden’i kaybettik. Çorum’un ve bütün Çorumluların başı sağolsun.

Sait ağabeyi 22 Haziran Cumartesi günü öğle namazında Karacaahmet Şakirin camiinde kılınan öğle namazından sonra Karacaahmet mezarlığına defnettik.

Cenaze töreni çok kalabalıktı. Törende, bay ve bayanlardan oluşan yüzlerce sanatçı, şair, yazar, ressam, grafiker dostu ile beraber, ÇEKVA (Çorum Eğitim ve Kültür Vakfı)  Genel Müdürü Erdal Karslı, ÇEKVA Genel Sekreteri Sabit Velidedeoğlu vardı.

Sait ağabeyle, 2010 yılında Dünya Grafik Sanatçısı ödülü alması nedeniyle Çorum Haber’de kendisi hakkında yazdığım köşe yazımı göstererek tanışmıştım.

Sait Maden, 1932 yılında Çorum’da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü bitirdi (1956). Şiirlerini İstanbul, Türkçe, Soyut, Yazko Edebiyat, Soyut, Varlık, Gösteri gibi dergilerde yayınladı. Bunları Açıl, Ey Gizem (1996), Yol Yazıları ve Hiçlemeler (1997) adlı üç kitapta topladı.

1950’de Varlık Yayınları’nın düzenlediği çeviri şiir yarışmasında Baudelaire’den uyarladığı “Moesta et Errabunda” adlı şiirle birincilik ödülü kazandı.

O günden bu yana değişik ülke şairlerinden çok sayıda şiir çevirdi.

Hayatını bağımsız ressam ve grafikçi olarak sürdürdü. Grafiğin her dalında çok sayıda eser üretti. Günümüze dek 8000 dolayında kitap ve dergi kapağı çizdi.

Bu konudaki eserleri Türk Grafik Sanatı Tarihinde mevcuttur.

Sait ağabeyin dünya halklarının şiirlerinde oluşan “Yeryüzü Şiiri” adlı kitabını severek okumuştum. Sait Maden ağabeye Allah’tan rahmet diliyorum.

CENGİZ SEZGİN (AYVALIK 1944- AYVALIK 2013)

Cumartesi günü Ayvalık’ta yaşayan çok sevdiğim Tarih öğretmeni arkadaşım Cengiz Sezgin’i telefonla aradım. Telefona eşi çıkınca, “Emine hanım, bu Cengiz’in telefonu değil mi? Umarım, sizi rahatsız etmedim.” dedim. Emine hanım ağlayarak,” Mehmet bey, maalesef Çarşamba günü Cengiz’i kaybettik” dedi. Bir an nutkum tutuldu, ne söyleyeceğimi şaşırdım. Ağlayan Emine hanımı mı, yoksa ağlayan beni mi, teselli edeyim, şaşırdım. Perişan oldum.

Salı günü eşini İstanbul’a yollayan Cengiz, Ayvalık’ta ki evinin bitişiğinde plastik çatı üzerinde miyavlayan kedi yavrusunu kurtarmak isterken çatının çökmesi sonucu beton zemine düşerek hayatını kaybetmiş.

Allah rahmet eylesin ve mekânı cennet olsun.

Ayvalık’lı Cengiz Sezgin kardeşimle, İstanbul Üni. Tarih bölümünde okurken (1963-1967) Fatih’te Çorum’lu arkadaşlarım Adnan Çırakoğlu, Arif Damar, Orhan Akel ve Necmi Hurku ile beraber aynı evde kalmıştık.

Cengiz çok soylu, çok kibar sevgi dolu bir insandı. Bandırma Şehit Mehmet Gönenç lisesinde uzun yıllar Tarih öğretmenliği yaparak emekli olmuş ve memleketi Ayvalık’a yerleşmişti. 

Hayat böyle bir şey. Bir şekilde doğar, bin şekilde ölürüz.

13 yüzyılda yaşayan halk ozanı Aşki hayatı şöyle tarif ediyor.

Veren de O, alan da O, senden ne gidecek?

Telâşını görenler, can senin zannedecek!

Ademoğlu âleme üryan gelir, üryan gider,

Nâle-vü efganla giryan gelir, giryan gider…

Bir Afrika atasözünde de ölüm şöyle tanımlanır.

Nasıl ki ölenlerin gözünü, yaşayanlar kapatıyorsa, yaşayanların gözlerini de ölenler açmalıdır.