Hayatı kısa, özlü ve hikmetli sözlerle özetleyen dörtlük ve rubailere, rubainin babası Ömer Hayyam üstadımızla başlayalım. Dünyaca meşhur Ömer Hayyam, (1048-1131)

şair, yazar, matematikçi, filozof ve gökbilimci muhteşem bir dehâdır.

Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin,

Tekkede manastırda eremezsin,

Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada,

Cennetin cehennemin üstündesin… (Ömer Hayyam)

1404 yılında zamana ve mekâna sığmadığını iddia ettiği ve şeriata karşı geldi diye derisi yüzülerek öldürülen Seyit Nesimi’nin korkunç akıbeti için şu ağıt dörtlüğü yazmıştım.

Ne zaman Nesimi aklıma gelse, / Yüzülmüş tenine deri olurum,

Hallaç gibi çıkıp “Enel Hak” dese, / Aklımı şaşırıp deli olurum…(Mehmet Özata)

Kendisini ayete, şana, mekâna ve zamana sığdıramayan Seyit Nesimi şöyle sesleniyor.

Ger (eğer) aslım sorarsan ben bir niyazım.

Basir ilmi denen yerden gelirim, (Basir=Doğru bilgi, sağduyu)

Bir katre idim şimdi han oldum, (Katre=Bir damla, Han=Okyanus)

Gökteki kandilden, nurdan gelirim…(Seyit Nesimi)

Mehmet Çelebi (Sultan Divâni-16.y.y Afyon) Mevlana’nın yedinci nesilden torunudur.

Ben bilmez idim, gizli âyân hep sen imişsin,

Kalplerde vü-tenlerde nihan hep sen imişsin, (Nihan=Gizli)

Senden cihan üzre bir nişan ister idim ben,

Ahir bunu bilir mi ki, cihan hep sen imişsin…(Sultan Divâni)

Mevlana’nın (1207-1273) aşk üzerine yazdığı felsefe ve hikmet yüklü bir dörtlüğü.

Aşk beni arif etti / İnceltti zarif etti, / Ben aşkı bilmezdim / Aşk beni tarif etti.

Merzifon’lu Sıtkı Baba’dan (1865-1928-Aşık Pervane ) hikmet yüklü muhteşem bir dörtlük.

Ben Adem’den evvel çok geldim gittim,

Yağmur olup yağdım, ot olup bittim,

Bülbül olup Firdevs bağında öttüm, (Firdevs=Cennette bir bağ)

Bir zaman gül için hârâ düş oldum…(Hâr= diken) (Sıtki Baba)

Edip Ahmet’in (Harabi-1853-1917) meşhur Vahdetname’si (Bir olma, tek olma) Bektaşi tekkelerinde ilâhiler eşliğinde okunarak dillere destan olmuş, gönüllerde taht kurmuştur.

Daha Allah ile cihan yok iken,

Biz onu var edip ilan eyledik,

Hakk’a lâyık hiçbir mekân yok iken,

Hanemize aldık mihman eyledik…(Mihman=Konuk) (Harabi)

Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958) üstadı da bir güzel dörtlüğüyle analım.

Bir merhaleden güneşle derya görünür,

Bir merhaleden her iki dünya görünür,

Son merhale bir fasl-ı hazandır ki, sürer,

Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür… (Yahya Kemal Beyatlı)

Cemal Safi (1938-2018) üstadı da çok sevdiğim bir dörtlüğüyle analım.

İlâhimle Mevlana’yı döndürdüm,

Yunus’umla öfkeleri dindirdim,

Günahımla çok ocaklar söndürdüm,

Mevla’danım, hayır benim, şer benim…(Cemal Safi)

Ahmet Günbulut, (Sefil Selimi, 1933-2003) Şarkışla’lı erenlerden bir mutasavvıf.

Vardım ileriye, döndüm geriye

Ben de şaştım sarındığım deriye,

Kendime rastladım varsam nereye,

Evvel, ahir, sonlu, sonsuz benimdir…(Sefil Selimi)

Dünyayı iki kapılı bir hana benzeten meşhur halk ozanımız Aşık Veysel (1894-1973)

Aslıma karışıp toprak olunca,

Çiçek olur mezarımı süslerim,

Dağlar yeşil giyer, bulutlar ağlar,

Gökyüzünde dalgalanır seslerim…(Aşık Veysel)

Ben de haddim olmayarak ilk yazdığım bir dörtlüğümü beğeninize sunuyorum.

Ezelden gelirim, ebede giderim,

Bir garip yolcuyum, kime ne derim?

Zaman ötesine geçer dururum,

Akılımı başımda zor zaptederim!…(Mehmet Özata)

27 Mayıs 2020