Çok bilinen fıkradır:

Nasrettin Hoca’nın kadılık yaptığı günlerde, adamın biri Hoca’ya gelir. Komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır.

Hoca adamı güzelce dinledikten sonra,

Haklısın, diyerek gönderir.

Biraz sonra adamın şikayetçi olduğu komşusu çıkagelir. O da az önce gelen komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır, hakkının verilmesini ister.

Hoca O’nu da dinledikten sonra,

Haklısın, diye yolcu eder.

Bütün bu konuşulanlara kulak misafiri olan Hoca’nın karısı bu işe şaşar:

İlahi Hoca Efendi, sen ne biçim kadısın? Birbirinden şikayetçi olan iki kişiden ikisi de haklı olabilir mi?

Karısının bu sözleri üzerine Nasrettin Hoca, şöyle bir düşündükten sonra,

Hatun, sen de haklısın, der.

*

Sağlık sektörünü izlerken, bizler de şaşkınlık içinde, “sen de haklısın, sen de haklısın, sen de haklısın…” demekten başka çare bulamıyoruz.

Doktorlar da haklılar, sağlık çalışanları da, hastalar da, hasta yakınları da…

Hitit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, gerek tıbbi donanım, gerekse personel açısından övünülecek bir düzeye geldi.

Anadolu’da az rastlanacak ölçüde, çok çeşitli branşlarda kliniklere ve uzman kadrolarına sahip…

*

Valimiz Sayın Necmeddin Kılıç başta olmak üzere, Çorum Milletvekillerimizin, Rektör Sayın Prof.Dr. Reha Metin Alkan’ın, Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Sayın Ömer Sobacı’nın, Başhekim Sayın Yrd.Doç.Dr. Sinan Zehir’in, diğer ilgililerin sık sık dile getirdikleri gibi, Çorum, sağlık alanında bölgesel bir merkez konumuna geliyor. Yeni hastanenin hizmete girmesiyle, bu çok daha belirgin bir hale gelecek. Bu gerçeği, vatandaşlar da görüyor ve Çorum adına seviniyor, umutlanıyor.

Ne var ki, şu sıralarda hastanedeki yoğunluk inanılmaz boyutlarda.

Bazı branşlar var ki, bir-iki gün içinde randevu almak neredeyse imkânsız.

Poliklinikte aşırı yığılmalar oluyor. Bu nedenle de herkeste müthiş bir gerginlik…Doktor, iş yoğunluğundan perişan, sekreteri, hemşiresi öyle…Hasta ve hasta yakınları, doğal olarak kaygılı, tedirgin; patlamaya hazır bir ruh hali içindeler.

Tartışmalar da bundan kaynaklanıyor zaten. Burada hemen belirtelim ki, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin, çirkin davranışların hiçbir mazereti olamaz. Hiçbir sebep, doktora, hemşireye kaba davranışı mazur gösteremez.

*

Aile hekimliği kurumu, hastanelerde bu yığılmalara karşı tedbir olarak geliştirilmeye çalışılıyor. Ama öyle sanıyoruz ki, insanlarımız, küçük rahatsızlıklarında bile, “Hastaneye gideyim de, bütün tahlillerim, tetkiklerim de yapılsın” diye düşündükleri için, aile hekimlikleri, arzulanan “baraj” işlevini tam olarak göremiyor.

*

Artan nüfus ve muayene-tedavi talebi ile kıyaslandığında, teknolojik imkânların ve uzman hekim, personel sayısının her şeye rağmen yetersiz kaldığını da kabul etmek durumundayız.

Yeni hastanenin açılmasıyla, Çorum’da yataklı tedavi kurumları fiziki olarak çok rahatlamış olacak. Ama, mevcut hastanenin de tamamen devreden çıkarılmaması gerekiyor ki, bir yeri kazanırken bir yeri kaybetme durumunda kalmış olmayalım.

Bu konuda, karar vericilerin en doğru kararı vereceklerine inanıyoruz.

*

Kanuni Sultan Süleyman’ın deyişiyle:

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Sağlık, herkes için her şeyden önemli.

Sağlık hizmeti verenler de, alanlar da birbirini anlamak zorundalar.

Hoşgörüyle, sabırla, saygıyla, “toplumsal sevgi” platformunda buluşmak zorundalar.

Yakışanı budur.

Herkesin yararına olanı da…