Bir de; oruca niyet edip kasten özürsüz orucunu bozanlara hem kaza, hem de keffaret gerekir ki, 61 gündür ve bunu peşpeşe tutması gerekir. 61 günün birisi kaza, 60’ı cezadır. Bu durum orucun önemini anlamak bakımından önemlidir. Bu konuda fazla bilgi için internetin oruç bölümüne bakmaları en iyisi ehil birisine -bir hoca efendiye- sormaları en doğru olanıdır. Yeri gelmişken, orucun yükümlülük şartları da şunlardır:

1-Mutlak Müslüman olmak. Müslüman olmayana oruç farz değildir. Oruç tutmayan dinden çıkmaz. Tevbe eder. Ancak gayri müslim de oruç tutmaz, şeklinde özetlenmiştir. Onun için mümin olanlar kasten bilerek bile olsa orucunu tutmazsa asi ve günahkar olurlar. Pişman olursa özürlerini, tevbeleri makbuldür. Oruçlarını kaza etmeleri de şarttır. Eğer ileri yaşlarda (80-90 gibi) akılları başlarına gelmişse, ömür boyu tutamadıkları oruçlarının her bir gününe birer “fidye” (tutulamayan oruç bedeli) ki, bugün için (2021 yılı) en az 28 liradır. Eğer keffaret borçları da varsa bir 61 oruç bedeli (61x28=1708 lira) fazladan verir. Ayrıca tevbe etmesi gerekir. Umulur ki affolunur, bağışlanır.

2. yükümlülük şartı: Buluğ-Ergenlik: Ergenlik şartı coğrafi şartlara bağlıdır. Sıcak memleketlerde 9-10 yaşlarında ergen olunabiliyor. Genel olarak 9-18 yaş arasıdır. İslam’da ergenlik kadın-erkek, gusül abdesti gerektiren haldir. Cünüp olma halidir. 9-15 yaşları arasında küçüklere ara ara namaz kıldırılır. Oruç tutturulursa onlar bu ibadete alıştırılmış olurlar. İmam-ı Azam hazretleri ergenlik yaşını en son 18 yaş olarak belirlemiş, medeni kanunlarda da mükellefiyet yaşı 18’dir. Hatta 18 yaşını bitirmiş olmaktır. Ayrıca oruca mani engelli hamile ve emzikli kadınlar çok ağır şiddetli, ateş karşısındaki işlerde çalışmak zorunda kalanlar eğer başka çareleri yoksa sonradan kaza etmek ve tevbe etmek kaydı ile istemeyerek de olsa orduçlarını yer, sonra kaza ederler.

3. şart: Akıl’dır.

Aklı olmayana, deli olana yükümlülük yoktur. “La akle fiddiyn” Yani, aklı olmayanın dini yükümlülüğü yoktur.

ORUÇ TUTMAMAYI MÜBAH KILAN ZARURETLER

Dinde zorlama, gücümüzün yetmediği işi yapma zorunluluğu yoktur. İnanç dahil dinin tüm emirleri tamamen ihtiyari, iradi, istek ve arzuya bağlıdır. Zorla yaptırılan hiçbir hareketin değeri harbiyesi yoktur. İslam, yürekten inanç, yürekten içtenlikle yapılmasını ister. “Felen yukbele minhüm” Yani, zorla iş asla makbul değildir.

(SÜRECEK)