“Datlı yiyek, datlı gonuşah”
Beni eyi diğneyin göbeller. Her ne kadar sahalımız
olmadığından sözümüzü dutan olmaz,, emme ben diyeceğimi deyim. Herkesin
ağnaması için her bi şeyi aha böyle birer birer ağnadayım. Gerisi size galmış.
Amanınn o ne öyle. Ne de çoh datlı çeşidi varmış. Biz
eskiden bekmezi bulduh mu başga bişey ahlımıza gelmezdi. Bi de üzüm hoşafı.
Bulgur pilavını yedikten soğna hoşafı tahda gaşşıhlaa içdik mi beyde paşada
olmayan keyf bizde olurdu. Bazıları hoşafın suyunu içip denesini seçerdi. Neyse
işin o tarafını garıştırmıyah.
Adı her ne olursa datlıları yeyip ağzımızı datlandırah.
Dünya malı dünyada galır. Biraz da biz yeyip içeh. Üç günlük dünyada bu gün
varıh. Yarin yoğuh. Efendice yeyip içelim. Üsdüne de bir türkü dutturah: “Sat
anasını, sat anasını sat getsin” Tabi ki bizden önce satan olmadıysa…
Yalınız önce gafayı çalıştırıp beleş bi sofra bulah.
Başköşe olmasın; fazla göze batmayan bi yer bulup sofrada yerimizi alah. Nasıl
olsa birileri bizim önümüze de bi gap yemek goyar. Acele etmenin nüzümü yoh.
Benim bildiğim sufraya önce çorba gelir. Şöyle demir gaşşığı elimize alıp
höpürdetmeden, dilimizi dişimizi yahmadan, pontolun (pantolon) paçasına
dökmeden çorbayı içip bitirek. Sakın haa… Ekmağanen, otunan çöpünen (salata)
garnımızı doldurmayah. Yemekler sırayınan gelir. Sufraya gelen etli yemekleri
yemeden göndermek israftır. Ayriyetten günahı çoh böyüktür.
Datlılar sufraya geldiğinde bi çoh kişinin midesi
dolmuştur. Meydanı boş bulup tepsiyi silip süpürmeyin. Amanı bilir misiniz,
dikkat edin ha. Bazı datlıcılar ucuz olsun diye bizim bildiğimiz şekerin yerine
Ne Bi Şey (Nişasta Bazlı Şeker) gatıyomuş.Dadından ağnaşılmıyomuş emme bu meret
her bi çeşit kansere açıh gapı bırahıyomuş. Ha, o datlıdan yiyon; ha cuvara
içiyon. Aralarında heç bi fark yoğumuş. Demesi benden, gayri inanan inanır;
inanmayanda gendi bilir.
Adı şeker olan o meretten datlının içinde var ya da yoh;
her neyse. Yinede siz siz olun gantarın topuzunu gaçırmayın. Soğna motoru
bozarsınız. O galabalığın içinde ha dedin mi sufradan galhamasızsınız. Ağzı laf yapanların çeneleri açıldı mı
lafları bi türlü bitmez. Eyi bildiğiniz gibi işkembeden gelen sesler olabilecek
gaz gaçaklarının habercisidir.
İki gaşşıh fazladan yemek yiyebilmek için cümle aleme
irezil kepaze olmah ahıllı adam işi dağeldir!
Bi gaç kez gendi gözümle gördüm: Sözüm meclisten dışarı,
adam sıfatıyla dolaşan bi tahım zevatlar beleş yiyeceğin kohusunu günler
öncesinden haber alır. Havalar ısınmaya başlayınca mahalle aralarında düğünler
eksik olmaz. Ahraba ayağına bunlardan birine gapağı attın mı gerisi golay.
Ağzını şapırdata şupurdata sofraya ne
gelirse silip süpürür. Ulan namıssız, heç mi utanma sıhılma bilmiyon? O gadar
yemeği nerene yedin? Onu ağnadıh, o
gadar meyveyi, mezeyi ne zaman bitirdin? Boğma ırahı şişelerini su niyetine
içtin. Davulun zurnanın sesini duyunca bi de türkü çığırmaya başladın mı tamam.
Ulan namıssız. Her bi şeyin ölçüsü ayarı var. Küheylenın
sesinden daha gözel sesin olduğunu bilmiyon mu? Türkü söylemek senin
neyine? Neymiş efendim ne olaymış, ne
olaymış. Ohur yazar olup da abukat olaymış. Vay anam vayyy. Milletin gozü
ohumuş adam gorsün.
Utanmaz, arlanmaz
rezil kepaze adam. Senin gibi adamın ohumak neyine. Sen ohuyup da abukat
olsaydın; zabaha gadar çekerdin gafayı . Ondan soğna da gider mahkemenin orta
yerine… Senin gibilerin yüzünden ağzımı bozup boyum gadar günaha giriyom.
Böyüklük bizde galsın. Ağzımızın dadını bozmadan gısa kesip
Aydın havası yapalım. En eyisi heç gonuşmayalım. Belki bizi de adam yerine
goyan olur.