Şükretmek, inancımızda, geleneğimizde olsa da, hayatın bize adil davranmadığını düşünmekten de kendimizi alamayız çoğu kez.
İyi niyetimizin, özverimizin, çabamızın karşılığını alamıyormuşuz gibi gelir hayattan.
Bu dünyaya hakkımızın geçtiğini düşündüğümüz olur.
Ben de bu duyguları yaşarım yer yer…
Ama bir an gelir; hayat en büyük armağanını verir size.
Bir mucize, yaşamınızın orta yerine kurulur.
Bütün sisleri dağıtan, gölgeleri yok eden, içinizi pırıl pırıl güneş ışığı ile dolduran bir mucize…
Ne gam bırakan, ne kasavet…
Yaşamınızın artılarını, eksilerin önüne geçiren…
“Benim sevdiklerim var, sevenlerim var, bundan büyük zenginlik mi olur?” dedirten.
Yaşça büyük olmasına karşın, oğlum evliliği ağırdan aldığı için “dede” olmakta geç kaldım.
Bu mutluluğu kızım tattırdı geçen hafta içinde; dünürlerimiz de, biz de ilk torunumuza, Ege’mize kavuştuk.
Bunca zamandır “torun” üzerine duyduğumuz nice güzel sözün, hatta eksik bile olduğunu da böylelikle yaşayarak anlamış olduk.
Benzersiz bir duygu bu…
Tabii, değerli dostumuz, Çorum eski Valimiz Atıl Üzelgün’ün esprisini de burada anlatmadan geçmemeliyim:
“Dede olmak güzel de, bir nineyle evli olmanın cazip hiçbir tarafı yok!”
Evet, dede oldum, Elazığ’da torunumu kucağıma aldım ve daha üç günlük bebeğin, anlamlı anlamlı yüzüme baktığı bu fotoğrafı çektirmek nasip oldu.
Yaşla pek sorunum yoktu zaten…
Ömrüm oldukça, beynim çalışıp elim kalem tuttukça çalışmakta kararlıydım.
Şimdiyse, çocuklarımdan, tüm sevdiklerimden sonra torunumun da soluk alıp verdiği bu dünyaya karşı daha da sorumlu hissediyorum kendimi.
Son nefesime kadar iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük adına elimden geleni yapmaya devam etmek, daha güzel bir dünya için çabalarımı artırarak sürdürmek zorunluluğunu hissediyorum.
Bu hep böyle aslında, ama hayatınızdaki bazı gelişmeler, daha güçlü biçimde hatırlatıyor sorumluluğunuzu.
Varsın, kader nazik davranmamış olsun, adil davranmamış olsun…
Kendi iç muhasebenizde denetimden geçiyor musunuz, o önemli.
Ve…
Hoşgeldin Ege bebek…
Öyle güzellikler kattın ki yaşamımıza…
Kader hep adil olsun, hayat hep nazik olsun sana ve tüm torunlarımıza, tüm çocuklarımıza, tüm insanlarımıza…
Mehmet YOLYAPAR



Terk edip gittiğinden beri

Kalbime lokma aşk girmedi

Sahipsiz kaldım yalan gibi

Bozgunum senden bile deli

Yandı mı canın benim gibi

Yaşarken öldün mü mahkum gibi

Hasretin büyür yüreğimde

Paslı kırık hançer gibi



Kader kader sen bize nazik davranmadın

Kader kader herkese eşit yazılmadın

Hayat hayat sen bize nazik davranmadın

Hayat hayat herkese eşit yaklaşmadın



Vazgeçip gittiğinden beri

Kalbime tatlı söz değmedi

Sessizim sönmüş mum gibi

Kalır paslı hançer izi

Tenim unutur mu ellerini

Gönlüm bırakmıyor sevmişleri

Yavaş yavaş yaktın beni

Zehirli bir hançer gibi







Kader kader sen bize nazik davranmadın

Kader kader herkese eşit yazılmadın

Hayat hayat sen bize nazik davranmadın

Hayat hayat herkese eşit yaklaşmadın



İçin için büyüyor fırtınam çığ gibi

Daha çok kanatıyor aşk sancıları

Bizim için çalıyor yalnızlık çanları

Daha bir ağlatıyor aşk şarkıları

Böyle hüzne can mı dayanır

Öyle bakma kalp çok kırılır

Böyle hüzne can mı dayanır

Öyle gitme kalp çok yıpranır



Kader kader sen bize nazik davranmadın

Kader kader herkese eşit yazılmadın

Hayat hayat sen bize nazik davranmadın

Hayat hayat herkese eşit yaklaşmadın

(Sibel Can)