29 Ağustos 2012 günü, mazlum Filistin halkı için yeni bir "doğum günü" oldu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda "Gözlemci Kuruluş Statüsü"nden "Üye Olmayan Gözlemci Devlet" statüsüne geçti. Yani Devlet Statüsü kabul edilmiş oldu.

Yapılan oylamada, 193 üye devletten 138 evet, 41 çekimser, 9 hayır oyu çıktı. 5 devlet genel kurula gelmemişti.

Evetlerin oluşumunda Türkiye, Çin, Rusya, Fransa başı çekti.

Hayır oyu veren 9 ülke: ABD, İsrail, Kanada, Çek Cumhuriyeti ve Amerikan kolonisi durumunda olan Panama, Marshall adaları, Mikronezya, Nauru ve Palau oldu.

Bu gelişmenin öncelikli iki önemli sonucu oldu.

Birincisi: Filistin devletinin sınırları olarak, 1967 öncesi yani İsrail'in işgali öncesi olan sınırların tanınmış olmasıdır.

İkincisi: Bundan böyle Filistin’in, İsrail işgalini, yasadışı yerleşimleri, İsrail saldırılarını Uluslararası Ceza Mahkemesine (ICC) taşıyabilecek olmasıdır.

Elbette kolay olmadı, kolay alınmadı bu hak. 64 yıl büyük bedeller ödedi Filistin halkı. 64 yıl kanıyla-canıyla şanlı bir direniş, onurlu bir savaş verdi Filistin halkı.

Ve de sanılmasın ki, Filistin halkı yalnız İsrail ile savaşmıştır. Filistin direnişi bütün emperyal güçlere karşı bir özgürlük savaşıdır. Bir özgürlük direnişidir.

Çünkü İsrail'in arkasında, başta İngiltere ve ABD olmak üzere koca bir emperyalist güç var olmuştur. Yani İsrail, dünya petrol kaynaklarının %70'inin bulunduğu, soğuk savaş döneminde stratejik özelliği daha da artan bu bölgede, Batı Emperyalizminin bir jandarması olmuştu.

Filistin davasına sahip çıksalar da, Filistin halkının bu özgürlük direnişi diğer Arap ülkelerini hep korkutur olmuştur. Çünkü bu direniş ve özgürlük ruhunun, kendilerine de sıçramasından hep endişe duyulmuştur

Ama bütün mazlum ülkeler Filistin halkının yanında yer alıyordu ve de almıştır. Dünya halkları Filistin mücadelesinin yanında oluyordu ve de olmuştur.

İşte onlara bu direnci veren güç, haklı ve onurlu bir davaya olan inançlarıdır. Ve de dünya halklarının yanlarında olmalarını hissetmeleridir.

***

Filistin ve çevresi 1.Dünya savaşı sonuna kadar Osmanlı idaresindeydi. Savaş sonunda bölge İngilizler tarafından işgal edilmişti. 1947 yılına kadar İngiliz manda idaresinde kalmıştı. Filistin'e gelen ve getirilen ve de yerleştirilen Yahudilerle Filistin Arapları arasındaki sorun, bizzat İngiltere tarafından 1947'de Birleşmiş Milletlere (BM) devredilmişti.

Ve 1947'de BM Genel Kurulunda, Filistin toprakları ikiye taksim edilerek İsrail ve Filistin devletlerinin kurulmasına karar verilmişti. Ancak Filistin devleti kurulamadı. Ama 14 Mayıs 1948'de İsrail devletinin kurulduğu resmen ilan edilmişti.

BM Genel Kurulundaki oylamada Filistin topraklarının taksimine hayır diyen Türkiye, soğuk savaş döneminde yönünü Batıya, özellikle ABD'ye çevirmiş, 28 Mart 1949 'da İsrail'i tanıyan ilk Müslüman devlet olmuştu.

İsrail'in kurulmasıyla Arap-İsrail savaşları da başlamıştı. 1948, 1967, 1973, 1982 yıllarında yapılan Arap-İsrail savaşlarında kazanan taraf hep İsrail olmuştu. Ve Arap topraklarının önemli bir bölümü İsrail tarafından işgal edilmişti.

İşte Filistin halkının büyük çoğunluğunun yaşadığı Batı Şeria ve Gazze, 1967'den beri İsrail işgali altında kaldı. Ama Filistin halkı işgal altında olmasına karşın, resmi bir devlet kuramadığı halde fiili bir devlet kimliği ile yaşadı ve savaştı.

***

1948'de İsrail'in kuruluşundan,

1948, 1967, 1973, 1982 Arap-İsrail savaşlarından,

Filistin topraklarının 1967'de İsrail tarafından işgal edilmesinden,

1988'de FKÖ lideri Yaser Arafat tarafından Cezayir'de "Sürgünde Filistin Devteti'nin ilan edilişinden,

1982'de Filistinli mültecilerin bulunduğu Sabra ve Şatilla kamplarında 3 bin kişinin katledilmesinden,

Filistin halkının dökülen kan, verilen candan sonra bugün devlet statüsünü elde etmiş olması, Filistin halkının önemli bir kazanımıdır. Bu kazanım 64 yıllık bir direnişin bedelidir.

Filistin halkını bu onurlu mücadelesinde ve elde ettiği başarıda kutlamak gerekir. Elbette yeterli değildir. Ama bu mücadele ve elde edilen bu başarı, onların BM'de 194. üye olmasının yolunu açacaktır. Bağımsız, özgür bir Filistin devletinin önünü açacaktır. Elbette o gün yakındır ve mutlaka olacaktır.

Özellikle de Filistin halkının bu kazanımı, mazlum ulusların, mazlum halkların ve dünya halklarının da bir kazanımıdır.

Ve Filistin halkının bu kazanımı, özgür ve bağımsız bir Filistin özlemiyle, İsrail askerlerinin silahlarına karşı taş atarak direnen Filistinli çocukların da bir kazanımıdır.