Yüz milyarlarca insan, hayvan, haklı, haksız, alacaklı, borçlu, mahşer yeri dolacak. İğne atsan yere düşmeyecek bir sıklıkla Arasat meydanı dolacaktır. Uzun bir zaman mahşer halkı büyük bir sıkıntıya düşeceklerdir. Herkes mizanda kurulan tartılarla iman, inkar, günah, sevaplarının tartılmasını, adil mahkemenin başlamasını bekleyecekler, güneş insanların beynini kaynatırcasına yaklaşacak, insanlar ter denizinde olacaklardır.
Nihayet R.SAV.in duası ile umumi mahkeme başlayacaktır. Buna büyük mahkeme denmektedir. “O gün öyle bir gündür ki hiç kimsenin kimseye yararı olmaz. Hatta ana-baba-evlat-akraba-eş-dost arasındaki bağlar kopar, insanlar can derdine düşerler.” (Müminun 101. Ayet)
“Durum o kadar acıklı bir hal alır ki, herkes birbirinden kaçar, kişi kişilerden, kardeş kardeşten, evlat ana babasından firar eder, kaçar.” (Abese, 34-42 arası ayetler)
İnsanlar birbirlerinden neden kaçarlar. Hak-hukuk-alacak yüzünden, borç yüzünden kaçarlar. Ana-baba evlat, eş, dost, arasındaki bağlar koptuğundan, borçlular alacaklıların düşmanı haline gelecektir. Öyle ise o günün hesabını bugün bitirmelidir. Müfessirle bu korkunç durumdaki olayları evlatlar, ana babalarına, o gün bizim dünyamız için sarfettiğiniz gücü neden ebedi hayatımız için harcamadınız diye ana-babalarının ciğerlerini söküp alacak şekilde hücum edecekler. Ana-babalar da asi evlatlarına karşı katı bir düşman tavrına bürüneceklerdir. Onun için R.SAV. “Hiçbir merhametli, vicdanlı, bir hayattan daha güzel bir miras bırakmış olamaz” (Buhari Şerif)
Mahşer: İnsan hayatının en çetin kısmı mahşer (Arasat-mizan-ölçü-mahkeme-hesap-kitap-sırat gibi hadiselerin bulunduğu bölümdür. Bunların da en çetini mizan-terazi-adalet mahkemesidir.
-Amel defterlerinin verilmesi ve herkesin ömrünün nefes nefes hesabının sorulması olayları:
Ahiretin en korkunç bölümü, hiç şüphe yok ki, cehennemdir. İnsanları cehenneme götüren nedir? Allah korusun 1-İnkar ve küfürdür, şirktir. Tevbe edilmedi, ahirete imansız gidildi ise bu ebedi ateştir. 2-Kul haklarıdır. Her alacaklı mutlaka hakkını alacaktır. Hayvanlar, ağaçlar bile hakkını alacaktır. 3-İbadetler; namaz, oruç, hac, zekat (kul borcudur) bunlar Allah hakkıdır. Allah affedebilir. Bunun için kulun Allah sevgisi olması gerekir. Allah’a inanan ve onu seven, Allah’ın emrine nasıl isyan eder. Genel anlamda bu hak Allah’a aittir. Dilediğini yapar. Ama Allah mutlak adildir. Ömründe Allah dememiş, hiçbir ibadeti yapmamış, ancak inandım iman ettim demiş ve mümkün değil ya bu vaziyette ahirete imanla göçmü, eğer ibadetsiz cennete giriliyorsa, o zaman bunca ibadet edenlerin suçu nedir ki, onlar da ibadet etmesinler, gibi bir netice doğar ki, bu mümkün değildir. Burada kesin olan şudur, Allah mutlak adildir. Ama Allah iradesinde de mutlak hürdür. İsterse kendi haklarını kullarına helal edebilir. 
Her kulun ömür boyu nefes nefes işlerinin, fiillerinin, hareketlerinin, yani eylem ve işlemlerinin filime alındığı kamera kayıtları, yazılı amel defterleri mizana fetirilir. (Casiye Suresi 29. Ayet, sh.500) Bu ve buna benzer bir çok ayeti kerime ve hadisi şerifler vardır. Hatta o kadar ki, insanın azaları bile işlediklerini itiraf edeceklerdir. (Yasin, 25. Ayet, 11. ayet) Bu konuda Kur’an’ın en çarpıcı ayetlerinden olan ve eylem ve işlemlerimizin yazılı olduğu kitabınızı okuyun ayetleri ki şöyle duyurulur: “O gün herkesin amel defterleri ortaya konur. Mücrimler, asiler ve günahlarına tevbe etmeden ölenler, kitaplarına şöyle bir bakarlar. Aman yarabbi, bir de ne görsünler? Bir ömrün milyarlarca nefesini alış ve nefesin verilişini tek tek yazmış, bir sineği nasıl öldürdüğünü (haksız yere) yazmış, kul haklarını da yazmış. Büyük küçük dememiş. Şimdi ey kulum dünyada kimsenin bilmesini istemediğin bu günahları oku ve hesabını ver. Rabbin asla zulmetmez. (Kehif Suresi, 49. Ayet) ve yine İsra suresinde; “Her insanın dünya hayatında yaptıklarını –amelini- bir defterde boynuna bağladık. Mizanda açıp önüne koyacak ve kitabını amel defterini oku diyeceğiz ve kişi kitabını okuyacak ve dünyada neler yaptığını görecek ve şaşıracak. O gün kişinin derdi ona yetecek.” (İsra suresi 13-14-15. Ayet)
Şimdi, buradaki hesap çok ince bir hesaptır. Başkasının bağının bir dikenini bile sahibinden habersiz alıp dişini karıştırıp atmasından tutunuz, deveyi hortumu ile yutmuş kul ve kamu haklarını gaspetmiş, ödemeden ve tevbe etmeden ölen bir kişi, mümin ve müslüman olduğunu düşünürser bir günde bir insan 84.400 nefes alır. Her nefes bir saniyede alınır. Nefes alış 84.400, nefes veriş 84.400. Günde hayır ve şerre sarfettiği nefes x saniye 168.800x365=278.820.000 adet. Bir nefes iki şükür gerektirir. 
Bu ölçülerle bir insan 70 sene sorumlu olarak akıl ve büluğ sahibi yaşamışsa, bu kadar nefes almış ve vermiş ise hayıra solumuşsa hesabı yok, sevabı çok. Yook, şerre solumuşsa bu kadar soluğun hesabını verecek, alacaklılarla varsa sevabından ödeyecek, sevabı yoksa alacaklının günahını yüklenecektir. Gerçekten orkunç bir şey. Amma, bizler daima iyi düşünmeliyiz. Bu nefeslerin çoğunun hayıra solunduğunu, diğer yarısının da tevbe ile temizlendiğini düşünürsek, eğer kişi iman ehli ise Allah’ın izni ile hiç cehennemi görmeden veya sadece cehenneme uğrar geçer. Değilse, aksi felakettir. Onun için illa da iman, iman, iman... 
SÜRECEK