O, Türk sinemasının “Domates Güzeli”…

O, beyaz perdede ve ekranda canlandırdığı karakterlerle, herkesin tereddütsüz sevdiği, saydığı bir güzel insan…

O, adı geçtiğinde yüzleri gülümseten sempati kraliçesi…

Ve O, 74 yaşında aramızdan ayrılırken, içimizi öyle bir cız ettirdi ki…

Dudaklarımızda acı bir gülümsemeyle, öyle efsaneleri, öyle sahneleri hatırlamamıza sebep oldu ki…

*

“Yeşilçam’ın büyük kaybı” diyor gazeteler, televizyonlar Ayşen Gruda’nın ardından…

Gerçekten büyük kayıp…

Arkasında unutulmaz tipler, sahneler, replikler bırakan büyük bir sanatçının kaybı…

O’nun adını andığınızda, hepsi de rahmetli olmuş muhteşem rol arkadaşları geliyor aklınıza: Adile Naşit, Kemal Sunal, Tarık Akan, Halit Akçatepe, Münir Özkul…

Ve “Gülen Gözler”in Vecihi’si Şener Şen…

*

Belki 30’uncu kez, 40’ıncı kez izlediğiniz, ama kahkahalarla gülmekten kendinizi alamadığınız tarihe malolmuş Yeşilçam filmleri kuşağının çoğunda O vardı, canlandırdığı her karaktere ayrı bir ruh veren, unutulmazlığa eriştiren…

Hababam Sınıfı’nda, sunucu da oldu, öğrenci de, öğretmen de… Örneğin, “İnek Şaban” Kemal Sunal için kullandığı “Benim yakışıklı casusum” repliği unutulabilir mi?

“Çöpçüler Kralı”nda çöpçü Kemal Sunal ile zabıta memuru Şener Şen’in paylaşamadığı “temizlikçi kız” karakteri…

“Bizim Aile”nin Feride Ablası Ayşen Gruda’nın “Bana abla deme” repliği…

Ya, “Süt Kardeşler”de “Gulyabani” görüp dili tutulan masum Emine…

Şener Şen ve İlyas Salman’la birlikte başrollerini paylaştığı “Çiçek Abbas” da O’nun unutulmazları arasında…

*

Özetle denilebilir ki, sadece bir sanatçının ölümü değil bu, beyazperdede ve beyaz camda muhteşem bir rengin soluşu…

Yaşamımızdan gülümseten bir figürün eksilişi…

Adile Naşit’i, Kemal Sunal’ı, Tarık Akan’ı, Halit Akçatepe’yi, Münir Özkul’u özlemle anımsatan bir veda…

Onların yokluğunda bir yanımız hep eksik kalacak.

İçimizde bir sızıyla izleyeceğiz o güldüren filmlerini…

Bir daha, bir daha, bir daha…

Nurlar içinde uyusunlar.